Bayrampaşa siyaseti, son dönemde yaşanan hareketli olaylarla gündemde. Meclis üyelerinin istifaları, belediyeye yönelik siyasi operasyonlar, ardından gelen başkan vekilliği seçimleri ve AK Parti'nin konuyu yargıya taşıması, ilçede tansiyonu yükseltti. Hırs, yalan ve ihanetlerin havalarda uçuştuğu bu siyasi tartışmaların gölgesinde, sivil toplum kuruluşları (STK) da konuşulmaya başlandı. Özellikle seçimlerde STK referansıyla meclise giren isimlerin faydası veya zararı tartışılırken, bir STK başkanı kendine ait bir haber sitesinde "Bayrampaşa'dan Uyarı: Partiler Çökerken STK'lar Yükseliyor" başlıklı bir yazı yayımladı.
Peki, gerçekten STK'lar yükselirken partiler çöküyor mu? Bu, tartışılması ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Evet, STK'lar başlı başına bir güçtür ve sahip oldukları kitleyi bir araya getirme potansiyeline sahiptirler. Ancak siyasi partilerin önüne geçemezler. Çünkü siyasi partiler, ülkeyi yöneten ulusal ve uluslararası güçlerdir; STK'lar ise bazıları hariç, daha küçük toplulukları birleştiren kuruluşlardır. Belki belli bir ideolojiye ait STK'lar, partilerin önüne geçebiliyor.
Bayrampaşa'da son yaşanan olaylar ise STK'ların güç kazandığını değil, aksine güven kaybettiğini gösterdi. Seçim sürecinde yoldaş olarak yanına alınan, güvenilen ve "birlikte süreci yürüteceğiz" denilen bazı isimler, tabiri caizse ihanet etti ve yolda bıraktı. Bu zorlu dönemde safların sıklaştırılması gerekirken, bu isimler sonbahar yaprakları gibi döküldü. Söz konusu STK Başkanı ve yazar, istifalarını "dernek kararı" olarak beyan etti. Şüphesiz istifa etmek, ister dernek kararıyla ister kişisel tercihle olsun, herkesin hür iradesiyle kullanabileceği bir haktır. Fakat böyle olağanüstü bir zamanda istifa etmek, aynı zamanda kişi ve bağlı bulunduğu kurumun üzerinde kara bir leke taşıması anlamına gelir. Bu durumu hiç kimseye anlatmak mümkün değildir. İstifa edecekseniz, ya partisinden olduğu gibi meclis üyeliğinden de istifa edersiniz ya da bulunduğunuz partiden istifa edip sonra karşı partiyi desteklemenin izahı mümkün olmaz.
Bayrampaşa Belediye Meclisi'nde CHP'den istifa eden 5 meclis üyesinden 4'ü STK referanslıydı. Bu isimlerden Saki Teker Kanatlar Derneği'nden, İbrahim Soytürk BULTÜRK'ten, Murat Salman KAS-DER'den, Kerem Güler ise Rumeli Türkleri Derneği'nden meclise girmişti.
Kerem Güler ve Rumeli Türkleri Derneği, yalnızca partisinden değil, olması gerekeni yaparak meclis üyeliğinden de istifa etti. Bu hareketiyle "Biz bu kargaşa içinde olmayız ama bize yol açan partiyi de yolda bırakmayız" mesajını verdi, hem takdir topladı hem de güven tazeledi.
İstifaların ardından kamuoyunda şu soru dillendirilmeye başlandı: "Neyin karşılığında istifa ettiniz de yola çıktığınız partiyi yarı yolda bıraktınız, seçim döneminde ve mecliste eleştirdiğiniz partiyi desteklediniz?" Bu sorunun tatmin edici bir karşılığı bulunmamaktadır, çünkü istifalar normal bir zamanda değil, olağanüstü bir zamanda gerçekleşti.
Bir süredir ayyuka çıkan kirli bir siyasetin varlığı, bu istifalarla ve yapılan başkan vekilliği seçimlerinde tescillendi. "İki üye daha istifa ederse meclisi ele geçiririz" "Olası bir operasyonda başkanlığı ele geçiririz" şeklinde yapılan çalışmalar, seçimler esnasında görüldü.
Tabi sadece siyasi parti olarak değil, Hasan Mutlu özelinde vefasızlık var. Kendilerine yol açan, yardımcı olan bu günlere gelmesinde emeği olan Hasan Mutlu gelip başkanlık koltuğuna oturduğu zaman yada kendi kurumunda koltuğuna oturduğu zaman utanmadan gelip geçmiş olsun diyebilecekler mi? Diye konuşulan SKT'lar var.
İşte bu yüzden STK'lar güç kazanmadı, aksine güven kaybetti. Elbette duruşuyla güven tazeleyenler de oldu ancak yaşananlar, 21 Eylül 2025 Tarihi Bayrampaşa siyasetine olduğu gibi bazı STK'lara da vefasızlık, ihanet ve kirlenmişlik gibi kara bir leke olarak perçinlendi.