Geçtiğimiz cumartesi sabahı Bayrampaşa, yapılan bir operasyonla güne başladı. Aslında bu durum çok da şaşırtıcı değildi; zira bir süredir "Operasyon ne zaman yapılacak?" sorusu kulislerde sıkça dile getiriliyordu.
Yapılan operasyonla birlikte Belediye Başkanı Hasan Mutlu'nun yanı sıra ikisi Meclis Üyesi, Beş Başkan Yardımcısı ve beş Meclis Üyesi, müdürler, danışman dahil olmak üzere toplam 48 kişi gözaltına alındı. Operasyonla ilgili birçok iddia ve söylem gündeme geldi: Kaçak kafeler, spor salonlarının kiralanması ve yardım kartlarının dağıtımı gibi konular iddiaların merkezindeydi. Bu iddiaların, bazı itirafçıların verdiği isimler üzerinden operasyona dönüştüğü belirtiliyor. Ancak dikkat çeken bir başka nokta ise, bazı iddiaların rüşvet veya yolsuzluk için çok küçük rakamlar içermesi. Şüphesiz kamu malı olan bir kuruşun bile hesabı sorulmalıdır ancak bu kadar küçük iddialar için insanları sabahın köründe evlerinden alınması da garip bir durumdur. Biz bu saatten sonra olayı yargının vereceği karara bırakacağız. İlk ifadeler alındı ve umarız doğru kararlar verilir. Bu süreçte Bayrampaşa Belediyesi'ndeki düzen bozulmaz ve siyasi hesaplara kurban gitmesine izin verilmez.
Bayrampaşa halkının büyük çoğunluğu, alt kadroda hatalar yapılmış olsa da üst kadrodaki isimlerin; Belediye Başkanı Hasan Mutlu, Başkan Yardımcıları Atilla Özen, Lütfü Kadıoğulları ve Gündüz Kalkan'ın gözaltında olan bazılarının bu konularda hassas olduğuna ve suçsuz olduklarına inanıyor. Suçları olsa olsa insanlara olan aşırı güvenleri olabilir.
Eylül ayının gelmesi ve operasyonun başlamasıyla birlikte belediyedeki sararan yapraklar da birer birer dökülmeye başladı. Operasyonun üçüncü gününde meclis üyeleri peş peşe partilerinden istifa etti. Temmuz ayındaki istifalarla 22 olan CHP grubundaki üye sayısı 20'ye düşmüş ve aradaki 7'lik fark 3'e inmişti. İki Meclis üyesinin daha istifa etmesiyle meclis aritmetiği değişti.
İstifa edenlerin hepsi de CHP örgütünden gelmeyen, kişi ve sivil toplum kuruluşu referanslarıyla listeye girerek seçilenlerdi. Daha önce 9 Temmuz 2025'te istifa eden Ali Karahasanoğlu Bahçelievler'den CHP İl Başkanı Özgür Çelik'in, Saki Teker ise Kanatlar Derneği'nin referansıyla listeye girmişti. Şimdi ise Murat Salman Kastamonu, İbrahim Soytürk ise Bulgaristan Derneği'nden (BULTÜR) referans alarak listeye giren ve seçilen isimler oldular. Bu durum, dört meclis üyesinin de referansla seçilmesi üzerine seçmen tepkisini yükseltti: "Partinin hakkını yediniz, madem partiden istifa ediyorsunuz, meclis üyeliğinden de istifa edin!"
İstifa, demokrasilerde her bireyin özgür iradesiyle yapabileceği bir eylemdir. Ancak önceki istifalar bir kaçak kafe sürecine odaklanmışken, bu son istifalar operasyon sürecinde gerçekleşti. İstifa metinlerinde "kendi isteğimle" ifadesi yer alsa da, kamuoyunda "Neden istifa ettiler?", "Korktukları için mi?", "Yoksa bir yerlerden bir şeyler mi aldılar?" gibi sorular akıllara geldi. Bu süreçte kim istifa ederse etsin, bu sorularla ve tepkilerle karşılaşması çok doğaldır.
Meclis aritmetiği 18 CHP, 12 AK Parti, 3 MHP ve 4 bağımsız üye olarak şekillendi. Bu durumda muhalefet sayısal olarak öne geçmiş oldu. Burada kritik olan, operasyon sonrası Belediye Başkanı Hasan Mutlu'nun tutuklanması ve görevden alınması durumunda meclisten seçilecek başkan vekilinin, seçmenin emanet ettiği belediye başkanlığı makamını devralıp almayacağıdır. Böyle bir seçimde oy pusulaları değil, etik kurallar, vicdan ve insani ölçütler konuşacaktır.
Bu noktada muhalefetin güçlü grupları olan AK Parti ve MHP'nin etik kurallara uyup uymayacağı ve seçmenin emanetini seçmenin tercihine bırakıp bırakmayacağı merak konusu. Bağımsız üyelerin ise vicdan muhasebesi öne çıkacak: Kendilerine meclis kapılarını açan parti grubunu yalnız bırakıp vefasızlık mı yapacaklar, yoksa bağımsız olsalar dahi seçildikleri grubun adayını destekleyerek vicdanlarının sesini mi dinleyecekler? İster muhalefet grupları ister partilerinden istifa eden bağımsız üyeler olsun, bu durumda seçmenin tercihine saygı duymak adına vebal altındadırlar.