Tarih: 15.08.2012 00:00

Bayrampaşa Kaymakam Yazıcı`yı Özleyecek

Facebook Twitter Linked-in

Beş yıl önce Bayrampaşa’ya gelen Abdulkadir Yazıcı’yı, Yetimleri özleyecek, Öksüzleri özleyecek, sahipsizken sahip bulanlar, devletin güler yüzünü görenler özleyecek, karşılaştığında gardaş diyerek dost samimiyetini gösterdiği için bizler özleyeceğiz.

Yaklaşık beş yılda bir kaymakamlar değişir, beş yıl önce de Durmuş Gencer kaymakamımızdan boşalan makama yeni kaymakam geldiği haberini aldık. İşimiz gereği hemen kaymakamlığın kapısını çaldık. Verilen randevu saatinde kaymakamlık makamında bulduk kendimizi.

Çok kez rastladığımız, genelde de öyle bilinen asık surat ciddiyet ve resmiyet timsali bir devlet yapısı görmek veya devletin güler yüzüyle karşılaşmak her iki duruma da hazır bir şekilde makama kabul edildik. Biz şanslıydık, devletin gülen yüzüyle karşılaştık. Yani tanışmamıza rağmen samimi bir gardaş seslenişiyle hal hatırımızı sorduğu zaman tabi ki içimizden geçen devletin güler yüzü bu işte diye düşündük.

Devlet baba

Bizim bir gelenemiz, bir kültürümüz var devlet babadır. Abdulkadir Yazıcı tam bir devlet babaydı. Daha geldiği yıl öyle bir projeye imza atmıştı ki, isteseydi bomba tam medyatik bir projeydi. Ama projeyi haber yapmak için müsaade istediğimizde aldığım cevap beni oldukça duygulandırmıştı. Asla haber yapma benim şanım yürüyecek diye o mahsumların ruhani durumlarıyla oynayamam. Fotoğraf makinesinin flaşları patladığı zaman o insanların çocukların durumunu iyi düşün görsen bile haber yapma” Buradaki inceliğin kıymeti çok büyük olsa gerek. Kendi kariyeri yerine insanların ruh durumunu daha önemsiyordu. Öyle bir proje yaptı ki, Balık yeme yerine balık tutmayı öğreten, toplum içinde o mahsum ve mahcubiyetlerini ortadan kaldıran bir proje oldu.

Başka bir olay çok ilgimi çekmişti. Bir yere ziyarete veya etkinliğe gittikleri zaman onur verdiniz lafına omuzlarını kabartanların yanı sıra bir gazi ve şehit aileleri derneğinde başkanın onur verdiniz lafına biz onur vermedik onurlanmaya geldik demişti. Her toplulukta bulunan sıcak ve güler yüzüyle belki eleştirilere de maruz kaldı. Ama her etkinlikte işimiz gereği takibimizde olan yazıcı samimi duygular içinde devletin devamlılık ve hassasiyetini en iyi şekilde icra ediyordu.

Önceki sayılarda sayfalarımıza bir çok konuşmasını taşıdık ama öyle bir konuşması vardı ki, o konuşmasını daha önce yayınlamamıza rağmen önemli bir bölümünü müsadenizle yeniden yayınlamak istedik.

 

Hilalle Haç’ın

çatışması devam etti

“Dünya iki kez boşaldı. Daha doğrusu Hz. Adem’le başladı, Hz. Nuh’la bir daha tazelendi. Ve bizler o sütten geldik, dünyaya yayıldık. Tabii ki ırkın, kavmin bir özelliği, ayrıcalığı yoktur. Ama Cenab-ı Hak bizleri necip bir milletten yarattı. Bizi İslam’la müşerref etti. Bakın şu an buradayız. Buradan batıya 1300 km ip gerilse Viyana’ya varır. 9000 km uzunluğunda bir ipimiz olsa Yakutistan’a gidersiniz. Yakutistan’dan 3000 km gidin; Amerika’nın ortasına varırsınız. İster Finlandiya’ya gidin, isterseniz başka bir yere Hz. Nuh’un torunları olarak bizler bir yerlerden çıkmış dünyanın her tarafına yayılmışız. Ama Mevla bizleri şanslı bir coğrafyada dünyaya getirmiş ki İslamiyet’in ortaya çıktığı yerlere de yakın yerlerde doğmuşuz. 700’lü yıllardan itibaren Arap Kavimleri ilk olarak Diyarbakır’dan Anadolu’ya giriş yapıyor ve silah zoruyla değil gönüllü olarak İslamiyet’i kabul etmişiz. Bizler suçlayamayız onları. Cenab-ı Hak onlara vesile kılmış. Aynısını biz de yaptık. Biz de batıya doğru Türklüğü ve İslamiyet’i götürdük. Ecdadımız, 500 sene Balkanlar’da yaşadı. 10.000’e yakın eser yaptı orada. Bu eserleri rüşvet olsun diye yapmadı. Orası artık benim vatanım diye orada kaldı ve Anadolu’da yaptıklarını yaptı. Ve hilalle haçın çatışması devam etti ve devam ediyor. Şimdi, Batılı Başkan bize çok şirin, Avrupa ülkeleri medeni görünebilir. Ama insan canına ve hayatına saygı göstermeyen, kendi menfaati için başka toplumları çekinmeden öldürebilen hiçbir kavim medeni olamaz. Vahşetin en büyüğünü sergileyen insanlar süslü süslü yollarda, binalarda yaşasalar da bunların bu halleri vahşetliklerinden kurtarmaz. Yıllarca uğraşmışlar bizlerle. Yıldırım Beyazıt Balkanlar’a yürürken Vatikan boş durmuyor. Ankara Savaşı ile Osmanlı’nın batıya gidişini sekteye uğratıyorlar. Gücümüzü zayıflattıkları için yönümüzü doğuya dönmüşüz. 1500’lü yıllarda gelişen Rusya, Finlandiya’ya doğru genişlemeye başlıyor. Ta ki 1877’deki Osmanlı-Rus Harbi’nde Balkanlar’daki varlığımıza hançer gibi giriyorlar. Aslında bizim geçmişte bir kabahatimiz var. Şey Şamil, Kafkas Dağları’nda Ruslara karşı mücadelesini sürdürürken çok yardım istiyor. Özellikle de Sultan Abdulaziz’den çok yardım istiyor. Ama Şeyh Şamil’e kimse yardım etmiyor.

35 sene Rusları Kuzey ve Güney Kafkasya’ya indirmiyor. Ne zaman ki 1865’te Ruslar Şamil’i esir alıyorlar, bütün güçlerini Balkanlar’ın ortasına yüklüyorlar. Ve 1877’deki Şanlı Gaziosmanpaşa Müdafaası maalesef bir yenilgidir.

Osmanlı’nın çöküşünün başladığı an biraz da Avrupa’nın elimizden gitmesiyle başlıyor. Boşnaklar, Pomaklar, Arnavutlar… Hepsiyle kardeş olmuşuz. İslamiyet’le tanışmalarına büyük ölçüde vesile olmuşuz, akraba olmuşuz ve aslında Balkanlar’ı güzelleştirmişiz.

Boşnakların, Arnavutların İslamiyet’le tanışmalarına vesile olduğumuz için onlar tabiî ki de “Dertler sizin yüzünüzden başımıza geldi” demiyorlar. Ama bizim, atalarımızdan gördüğümüz tekniklerle oralara tekrardan gitmemiz gerekiyor. Tekrardan emeğimizi, yüreğimizi götürmemiz gerekiyor. Yapacağımız çok şey var… Yine götüreceğimiz çok hizmet var. Şimdi bizlerin vazifesi yıkılmaya yüz tutmuş eserleri elden geçirmek ve görevimizi en iyi şekilde yerine getirmek… Bu günleri bir daha bulamayacağız. Bir insanın, babanın, iş verenin ömrü sadece nefsi ve 5-6 kişilik ailesini mutlu etmekten ibaret olmamalıdır. Diğer projelerde de olduğu gibi Avrupa’da yapacağımız projelere vereceğimiz katkı bizlerin ve çocuklarımızın sigortası olacaktır”

İşte bu konuşmanın ve Hami-yet projesinin kahramanı şimdi Bayrampaşa’dan, aramızdan ayrılıyor ama önemli başka bir göreve geliyor. İnanıyoruz ki, daha büyük işlere imza atacaktır. Bu vesile ile kendisine hizmetlerinde dolayı teşekkür eder, yeni görevinde başarılar dilerim.

Hakkını helal et gardaş




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —