“Türk Siyaseti Yeniden Şekilleniyor” yazı dizimizin 7. yazımızda yeni yapılanma için kişiler üzerinde duralım, sermaye çevrelerine baktık. 8. Yazımızda da sonuca bağlamak istiyorum.
RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÇIKIŞ ARIYOR
Bu yeni yapılanma döneminde en düşünülmesi gereken unsur Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağıdır.
Recep Tayyip Erdoğan 2000’lerin yapılanmasında başrolde oynadı, fakat daha sonra bu projenin bu yapılanmaların fayda getirmediğini, ülkeye zarar verdiğini anladığı zaman iş işten geçmişti.
2010 Yıllarından sonra aslında Recep Tayyip Erdoğan bir çıkış yolu arıyor ama bulamadı. Kendisi de birkaç kez bunu dile getirdi. Yalnız kaldığını ifade etti. Tutunduğu dalların bazıları çürük çıktı kırıldı, bazıları hala bir oradan bir oraya savruluyor. AK Parti içinde bariz bir şekilde dört grup çarpışıyor. Bunların içinde hala FETÖ bağlantılı grup AK Partiyi kaybettirme planı üzerinde sağlam yerlerde oyunlar oynuyor.
Recep Tayyip Erdoğan yapılan planla BOP Eşbaşkanıyım dediği BOP hizmetini yapmak zorunda kaldı. Kurtulmak istese de kurtulamadı. Ülke üstünde oynanan oyunları gördü neşter vurmak istedi vuramadı. Her krizde dış güçler ve muhalefet bahanesiyle oyalandı.
İşte 2020’li yılların yapılanmasında bu tecrübesiyle buna izin verir mi?
Tecrübesini konuşturur bu oyunu bozar mı?
TARİH TEKERRÜR EDİYOR
1960 ve 1980 yapılanmalarını darbeler getirdi. 2000’li yılların yapılanmasını 28 Şubat ve 2001 kriz yani kısmi darbe desek de darbesiz yapılanma oldu. Gene 2020 yapılanması bazı olaylar olsa da darbesiz yapılanma içinde olduğu görülüyor.
Gezi olayları, 17-25 olaylarında bir operasyon çekildi, aslında ışık verildi. En son 15 Temmuz darbe denildi ama devlete bir saldırıydı. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi yönetimi ele geçirme darbesi değildi. Kanlı, haince yapılmış devlete ve millete bir saldırıydı, canımızı çok yaktı.
Bu olaylar yeni yapılanmanın sinyallerini veriyordu. Bu on yıl içinde bu cendereden kurtulmaya çalışan Recep Tayyip Erdoğan ne yaptıysa çıkamadı hatta çok kez topuğuna sıktı denecek hatalar yaptı, hataları isteyerek yapmadı yaptırıldı. Çevresini temizleyemedi. En yakınındakilerin gazabına uğradı ve hala da devam ediyor. Tabi düzeneği başka eller kurduğu için bundan kurtulması da zor olacak.
Yeni yapılanma geçmiş yapılanmadan farklı olacağı için büyük fotoğrafa hem parti hem de kişiler konulacak. Hatta öyle kişiler konulacak ki, kim galip gelse bu düzeneği kuranlar kazanacak.
Görünen o ki, seçimlere yakın büyük fotoğrafı Recep Tayyip Erdoğan’lı AK Parti erirken, Ali Babacan’lı DEVA, Ekrem İmamoğlu ve Süleyman Soylu dolduracak.
Daha yerli bir çalışma içinde olan Meral Akşener’li İYİ Parti ve Ahmet Davutoğlu’lu Gelecek Partisi büyük fotoğrafta olamaz ama muhafazakar ve merkez sağın ayaklarını oluşturur.
Bundan sonraki dönemde merkez ve muhafazakar sağda tek parti değil, AK Parti, İYİ Parti, Deva Partisi, Gelecek Partisi dörtlüsü boy gösterir.
Solda CHP yanında Mustafa Sarıgül’ün Türkiye Değişim ev Muharrem İnce’nin Memleket partileri çok bir şey yapamaz. Sol yani CHP çok bölünmez küçük parçacıklar oluşur. CHP sağ partiler gibi genel başkan tahakkümünde bir parti olmadığı için genel başkan kim olursa olsun CHP’lilik hep öndedir.
CHP Organize yapıyor demiştik. Evet organizeyi Kemal Kılıçdaroğlu’lu CHP yapıyor. 2015 yılından bu tarafa bu açıkça görülüyor, her kesimi organize edip toplamaya çalışıyor. Son yerel seçimlerde alınan büyükşehir belediyeleri bunun bir kanıtıdır.
Fakat yerel seçimlerde alınan büyükşehir belediyeleri neredeyse tamamına yakını sağ kulvardan gelen adaylarla alındı. Bu yeni yapılanmada seçime yakın bu Büyükşehir başkanları büyük fotoğrafta toplanırsa şaşmamak lazım.
Recep Tayyip Erdoğan hiçbir şekilde yenilerek gitmek istemez. Bu yeni yapılanma karşısında bir direnç gösteriyor, yaklaşık bir yıldır ışık arıyor hala göremedi, görseydi elini daha da güçlendirmek için muhtemelen bir baskın seçime gidebilirdi. Bundan sonraki süreçte de ışığı göremezse aday olmayabilir. Israrla haziran 2023 demesinin sebebi de bu olabilir. Çünkü Haziran 2023’de yani vaktinde seçim olursa anayasaya göre aday olamaz, aday olabilmesi için erken seçim yapılması veya anayasa değişikliği gerekir.
Tabi burada sadece Recep Tayyip Erdoğan değil Devlet Bahçeli’nin de ne yapacağı önemli. Bir 2002 yaşatır mı? Bülent Ecevit’e yaptığını Recep Tayyip Erdoğan’a yapar mı? Buda ayrı bir muamma bir soru.
Önümüzdeki zaman içinde yeni yapılanma içinde yeni ittifak veya ittifaklar doğabilir. İYİ Parti, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti ayrı bir ittifak olur, DEVA CHP ittifakı olabilir.
Sonuçta Türk siyaseti kendi mecrasında gitmediği için yeniden yapılandırılır belli ayaklar üzerine oturtulur. 1970’li yıllarda gövdeyi sol – sağ & liberal, ayakları İslamcı-Türkçü olmuştu. 2000’li yıllarda ise gövdeyi sol – sağ & liberal, Türkçü – Kürtçü ayakları üzerine oturdu. Bakalım şimdi ne olur.
SONUÇ; TÜRK SİYESETİ KENDİ MECRASINA DÖNMELİ…
Türk siyaseti artık bu iç ve dış mihrak tahakkümünden kurtulmalı. Gerçekten millet iradesinin var olduğu, kendi iç dinamiklerimizle, kendi millet değerlerimizle, adaletin hükmettiği kendi mecramızda dönüşecek bir yapıya oturtulmalıdır.
İstanbul
23.11.2024