Haftaya Pazar günü yapılacak yerel yönetimler için 61 milyon 441 bin 882 vatandaşımız oy kullanacak. Oyumuzla malum 5 yıl süre ile ilimizi, ilçemizi, beldemizi yönetecek ve hizmet edecek olan kişi/kişileri seçeceğiz. Yani hem belediye başkanını hem de onun meclisini oluşturacak olan ekibini ve mahallemizin muhtarını seçmiş olacağız. 

Onun için herkesin oyu biricik ve çok kıymetli… 

Eş-dost soruyor… Oyumuzu kime verelim? Ben de onlara oy verirken aklınızı kullanın ve ölçülerinizi, kriterlerinizi konuşturun diyorum. 

Peki, kriterlerimiz/ölçümüz ne olacak? Hangi kritere göre oyumuzu başkana, ya da meclis üyesine vereceğiz? 

Bu konuda ben şahsım hesabına söylüyorum kriterlerim çok net… 

Bu kriterleri taşıyan partinin gösterdiği adaya helalinden ve de hiç tereddüt etmeden gönül huzuru ile oyumu vereceğim. 

İşte o kriterlerim:

1-            Adalet benim kırmızı çizgimdir. Adil olmayana oy vermeyeceğim. 

Bakınız, aşağıda belirteceğim kriterler için örnek olması bakımından bu kriterimi/ölçümü nasıl çalıştıracağımı açıklayayım. Dolayısıyla kimler otomatik olarak elenmiş olacak bir görelim.

Seçim demokratik bir yarış olduğuna göre herkes sıfır çizgisinden başlamalı değil mi? İçimizdeki adalet duygusu körelmemişse bu soruya tabii ki evet diyecektir. 

Mevcut durumda mecliste grubu bulunan partiler baştan adil olmadıkları için kurumsal anlamda benim açımdan elenmişlerdir. Çünkü seçim yardımı diyerek bu milletin vergileri ile oluşan hazineden 6 kusur milyar TL.sını aldılar ve har vurup harman savurdular… Bu partilerin hiç birisi bunun adil olmadığını, verilecekse adı üstünde bu “seçim yardımının” seçime giren her partiye verilmesi, yoksa hiçbir partiye verilmemesi gerektiğini ifade etmediler. 

Dolayısıyla adaletin yanında değil zulmün yanında yerlerini aldılar. Adalet yoksa orada zulüm hüküm fermadır ve Prof.Dr. S.Şirin’in ifadesi ile “adaletin olmadığı yerde sefalet vardır.”

Diğer taraftan, bizim vergilerimizle beslediğimiz Devletin TRT’sini tek taraflı kullanarak adaletsizlikte “tüy” dikilmiştir. Türkiye için başka partilerin hazırladıkları projelerinden vatandaşın haberdar olması engellenmektedir. Yani demokratik yarışta fırsat eşitliği sağlanmamaktadır.

2-            Rant Belediyeciliği yapanlara da oyumu vermeyeceğim,

3-            Talip olduğu görevi (başkanlık) daha önce yapmış ve vaatlerini yerine getirmemiş, dolayısıyla yalancı çıkmış olanlara da oy vermeyeceğim,

4-            Dini, milli ve insani değerleri istismar edenlere, örseleyenlere de oyumu vermeyeceğim,

5-            Devletin malını yani tüyü bitmemiş yetimin malını israf edene de oy vermeyeceğim,

6-            Haksızlık yapana, hukuku çiğneyenlere de oy vermeyeceğim,

7-            Gençliğin umudunu yaban ellerde aramak zorunda bırakanlara, beyin göçünü seyredenlere de oy vermeyeceğim.

8-            Oy uğruna vatandaşı kutuplaştırana, şucu, bucu diye bir ayırıma tabi tutana da oy vermeyeceğim.

Peki, kime oy vereceksin diyen okurlarımı duyar gibiyim… 

Malum, “Her şey zıddı ile kaimdir” diye bir kuralımız var… Yani, Dünyada her şey zıddı ile var olur, ya da anlatımı/anlamayı kolaylaştırır. 

Benim okurlarım leb demeden leblebiyi anladılar… Yukarıda saydıklarımın zıddı ile hareket edenlere gidecek oyum diyorum ve ilave ediyorum.

1-            Doğru, dürüst, samimi ve çalışkan olana,

2-            Hırsızlık, yolsuzluk yapmayana, yapana göz yummayana,

3-            “Çalıyor fakat çalışıyor.” mantığı ile hareket etmeyene,

4-            Herkese eşit ve adil davranana,

5-            Şeffaf olan ve hesap vermekten korkmayana, 

6-            Eleştiriye açık olana, 

7-            Temel insan haklarına önem verene,

8-            Hürriyet ikliminin kalkınmanın/gelişmenin itici gücü olduğunu bilenlere,

9-            Türkiye Cumhuriyetinin bölünmez bütünlüğünü ve Milletin birlik ve beraberliğini savunana, 

10-         Emperyalizme ve onun piyonlarına karşı mücadelede ilkeli davranana helali hoştur benim oyum.

Herkesin oyu gibi benim biricik oyum da kıymetlidir dostlar… Onu kurda, kuşa yediremem ve uydum kalabalığa diyerek veremem… Benim oyumla yetkili kıldığım kişi yanlış yolda olursa, onun yaptığı yanlışlara ben de ortak olmuş olurum… Dolayısıyla hem bu dünyada hem de öbür dünyada hesabını nasıl veririm ben? Hesabını veremeyeceğim, güvenmediğim partiye ve adayına oy veremem. 

Oyum bu kriterlere uygun ve yönetim konusunda bilgili, becerikli, ehliyet ve liyakat sahibi olanlaradır…

Haydi hayırlısı…