Yazıma bir çocukluk hikayesiyle başlamak istiyorum.

Küçüklüğümüzde çocuklar arası kavgaları bilirsiniz. Şimdi rahmetli oldu bir çocukluk arkadaşımız vardır. Kavgada genellikle yenilirdi. Yenildikten sonra ağlamalı bir şekilde karşısındakine “Sen makarnayı çok yiyorsun beni dövüyorsun bende makarna yiyeyim de sen gör” derdi.

Birde Temel fıkrası konduralım şuraya; “Temel  At’ını yarışlara katmış. Temel'in atı en geride koşuyor... Temel heyecanla bağırıyor Aslanım benim, bütün atları kattı önüne kovalıyor."  

Aslında bu hikaye ve fıkra bizim şu anda ki, halimizi çok güzel özetliyor.

Son yıllarda hatta uzunca bir zamandır tüm olumsuzluklar bir şekilde dış güçlere bağlanır oldu. Kur yükselir dış güçler, fiyat artar dış güçler, protesto olur dış güçler, kalkışma olur dış güçler.

Evet doğru peki tedbir nedir?

Gelebilecek tehlikelere karşı tedbirin var mı?

Evet doğrudur, bu topraklar sorunlu, belalı, kefeni elinde dolaşılan topraklardır. Ecdat bu topraklara girdiği zaman elinde kefeniyle girmiştir. Bu topraklarda her dönemde, her yönetime karşı dış güçler tehdidi vardır. Bunun olması da çok doğaldır. Aslında tüm ülkelerin, dış güç tehdidi ve tehlikesi vardır, ama bizim ülkemizin, milletimizin, coğrafyamızın bir kat daha fazla dış güç tehdit ve tehlikesi vardır. Çünkü millet olarak diğer milletlerden farklı, coğrafya olarak dünyanın en gözde coğrafyasındayız. Ecdat bu coğrafyayı seçerken rastgele seçmemiştir.

Bu topraklarda, bu millet üstünde dış güç tehlikesi ve tehdidi bir kat daha her dönemde vardır. Bundan bin yıl öncesi, beş yüz yıl öncesi, yüz yıl öncesi, elli yıl öncesi, yirmi yıl öncesi olduğu gibi bu günde elbette dış güç tehdit ve tehlikesi vardır.

BU BİR YÖNETİM BASİRETSİZLİĞİ, BECERİKSİZLİĞİDİR

Dün problemlerde, krizlerde yönetim hatası bu gün dış güçler demeye kimsenin hakkı yoktur. Dünde yönetim hatası vardı bu günde yönetim hatası var. Ülkeyi yönetmekteki basiretsizliği, beceriksizliğin cezasını dünde bu millet yaşıyordu, bu günde bu millet yaşıyor böyle giderse yarında yaşayacak.

Bir problemi kökten çözmezseniz sık sık başınıza gelir. Hani denir ya bataklığı kökünden kurutmak.

Bu problemler bir anda olmadı geçmiş zamandan gelen problemlerin kangrenleşmiş halidir.

Gerek ekonomik olarak gerek siyaseten dışa bağımlılığın bir tezahürüdür bu yaşadıklarımız.

Ülkelerin en büyük düşmanı olan yabancı sermaye ve yabancı para birimiyle yapılan bağlantılar o ülkenin idam sehpasını hazırlaması demektir. Bizimde ülke olarak idam sehpamız her daim hazır bekliyor. Yağlı urgan boynumuzda geziyoruz.

Siz yabancı sermaye hayranlığı ile dümeni başkalarının eline verirseniz oda sizi istediği zaman istediği yerde oynatır. Yünetimler basiretli olacak, geleceği, olabilecekleri okuyacak ve tedbirleri de zamanında alacak.

Ülke gerçeklerini göz ardı eder, üretimi tabandan alır, güç diye yabancı sermaye diye beynelmilel sermayeye veya onun uzantılarına sonuna kadar kapıyı açarsanız, ülke ihtiyacı ürünleri tekelleşmesine göz yumarsanız sonunda olacağı budur. Ne fiyatlara nede Kur’a karşı direnç gösterebilirsiniz.

Zaten ülke olarak millet olarak bizi yok etmek isteyen güçler var. O zaman dümeni teslim edersen seni doğru limana çıkarmayacağı apaçık belli değil mi?

Krizleri, problemleri dış güçlere bağlamak, çephede düşmana karşı tedbirli almayıp, sonra bize saldırıyorsun demeye yada yenilen futbol takımının yenen rakibine bizim oyunumuzu kestin demeye benzer.

Eşeğini sağlam kazığa bağlayacaksın bahane üretmeyeceksin!....

HALA YABANCIDAN MEDET UMUYORUZ…

Bir taraftan diyeceğiz ki, dış güçlerin oyunu diğer taraftan hala dış güçlerden medet umacağız. Bu nasıl bir düşüncedir anlam vermek mümkün değil.

Mademki, diyoruz dış güçlerin oyunu hala niye Katar, BAE ile anlaşmalar yapılıyor, dışarıdan medet umuluyor. Herkesin bildiği bir şey var ki, Arap ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri  emperyalist güçlerin güdümünde yönetiliyor. Emperyalist güçler istediği gibi yönetimleri yönlendiriyor.

Ülkenin kazanımlarını, topraklarını, varlıklarını bu ülkelere peşkeş çekerek dış güçlerin oyunu bitecek mi?

MİLLİ MUTABAKAT YERİNE DIŞ GÜÇLERLE MUTABAKAT

 Krizi ülke içinde milli değerlerimizle, milli mutabakatla çözmek yerine dış güçlerle mutabakat yapıyoruz.  Farklı fikirde, farklı düşüncede, farklı kurumda da olsa bizim insanımızla mutabakat yapmak yerine, fikir alışverişi yapmak yerine, ortaya konulan fikirler ve çözüm önerilerine kulak vermek, dikkate almak yerine yabancıdan, dış güçlerden medet umuyoruz.

Şu anda adeta alay edilir duruma geldik. Cumhurbaşkanının katar Ziyaretinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na bir gazetecinin “Para istemeye mi geldiniz?” sorusu, katarlı yetkililerin krizden doğan fırsatları değerlendiriyoruz demesi çok şeyler anlatıyor. Ama biz hala ülkenin kazanımlarını nasıl veririz de sıcak para gelir onun peşindeyiz.

ÇİN MODELİ EYRİNE MİLLİ MODEL OLSUN

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde çözüm önerisi olarak Çin modelini örnek gösterdi. Çin modeli, Çin’in ideolojik yapısına uygun olabilir, peki bizim yapımıza uygun olacak mı? Gerçi gidişat onu gösteriyor. “Ben” kararlı bir ülke yönetimi Çin’de olduğu gibi son dönemlerde ülkemize de sirayet ediyor.

Bizim ülkemizin modele ihtiyacı yok. Bizim modelimiz uzak ve yakın tarihimizde var.

Önce yapılacak bir milli mutabakat. Sonra ülke genelini, toplum katmanlarını kapsayan, ben değil biz diyeceğimiz bir yönetim modelini uygulamak gerekir. Önce toplumsal barışa ihtiyacımız var. Yönetimin yanlışlarını görüp yapamadık demeye ihtiyacı var. Yönetimlerin tenkitlere kulak vermeye ihtiyacı var. Kurumların işler hale gelmeye ihtiyacı var. Sonra milli ekonomi modelini uygulamaya ihtiyacımız var.

Mesela  1923 yılında yapılan İzmir İktisat Kongresinde alınan kararlar günümüzün ihtiyacı aslında.  Bu kararları uygulamış olsak ve mali reform yapıp müteşebbisin üstündeki yükü kaldırmış olsak ve Faiz, Döviz ve kumar ekonomisini tedavülden kaldırıp, faizsiz TL tabanlı kontrollü, üretimden kazanmaya dayalı bir sitem koymuş olsak problem çözülmüş olur.

Bahane değil elbirliği ile milli çözüm bulamazsak o dış güçler yarın ellerini kollarını sallaya sallaya ülkemizi işgal ederler, tehdit ve tehlike çanları birlerinin bayram çanları olur.  


DEVA PARTİSİ BAYRAMPAŞA ADAYI ALTAN ARTAN RUMELİ TV'DE KONUĞUMUZ OLDU

MİLLİ YOL PARTİSİ BAYRAMPAŞA ADAYI ZEKİ DENİZ RUMELİ TV'DE KONUĞUMUZ OLDU

BENZİN VE MOTORİNE YAPILAN ZAMMIN ARDINDAN LPG'YE DE ZAM GELİYOR

GAZİOSMANPAŞA BELEDİYESİNDEN İFTARA BALIK İKRAMI

İMAMOĞLU: 2027 AVRUPA OYUNLARI İSTANBUL’DA

GECE TERLEMESİNE 5 ETKİLİ ÖNLEM

İLİM YAYMA CEMİYETİ BAYRAMPAŞA BAĞIŞÇILAR İFTARI

SİYASET, BÜROKRAT VE İŞ DÜNYASINI BİRLEŞTİREN İSTAF İFTARI

İBRAHİM KAHRAMA’NIN İFTARI YOĞUN İLGİ GÖRDÜ

AK PARTİ BAYRAMPAŞA DÖNER DAĞITIMINA DEVAM

GOSTİVAR’A “KÜLTÜR EVİ” MÜJDESİ

LÖSEV AİLELERİNDEN SAĞLIK BAKANI’NIN İSTİSMAR AÇIKLAMASINA CEVAP

RUMELİ TV DE KONUĞUMUZ HASAN MUTLU

KKTC CUMHURBAŞKANI TATAR HASTALARI ZİYARET ETTİ.

TÜRKİYE'NİN MİLLİ HAVACILIK MOTORLARI ESKİŞEHİRLİLERLE BULUŞUYOR

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN NEVRUZ MESAJI

MEHMET CEYLAN

DIŞ GÜÇLER Mİ? TEDBİRSİZ GELEN NETİCE Mİ?

Bahane değil elbirliği ile milli çözüm bulamazsak o dış güçler yarın ellerini kollarını sallaya sallaya ülkemizi işgal ederler, tehdit ve tehlike çanları birlerinin bayram çanları olur.

10.12.2021 11:02:00

İstanbul

29.03.2024

  • İMSAK 05:18
  • GÜNEŞ 06:45
  • ÖĞLE 13:14
  • İKİNDİ 16:45
  • AKŞAM 19:32
  • YATSI 20:54
  • Cuma 18.2 ° / 12.4 ° Güneşli
  • Cumartesi 20.1 ° / 13.9 ° false
  • Pazar 19.4 ° / 13.4 ° Güneşli

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 30 26 1 3 48 81
2.Fenerbahçe 30 25 1 4 54 79
3.Trabzonspor 30 15 11 4 11 49
4.Beşiktaş 30 14 12 4 4 46
5.Kasımpaşa 30 12 11 7 -2 43
6.İstanbul Başakşehir 30 12 12 6 3 42
7.Rizespor 30 12 12 6 -11 42
8.Antalyaspor 30 10 9 11 2 41
9.Adana Demirspor 30 9 9 12 7 39
10.Alanyaspor 30 9 9 12 -4 39
11.Sivasspor 30 9 10 11 -7 38
12.Samsunspor 30 10 14 6 -6 36
13.Kayserispor 30 10 11 9 -7 36
14.Ankaragücü 30 7 11 12 -3 33
15.Hatayspor 30 7 11 12 -4 33
16.Konyaspor 30 7 11 12 -11 33
17.Gazişehir Gaziantep 30 8 15 7 -10 31
18.Fatih Karagümrük 30 7 14 9 -4 30
19.Pendikspor 30 7 15 8 -27 29
20.İstanbulspor 30 3 20 7 -33 13