Çakırcalı Mehmet Efe 1288 ( 1872) tarihinde Ödemiş’in Birgi bucağına bağlı Ayasuret [Türkönü] köyünde doğmuştur. 17 Kasım 1911 de Nazilli’nin Karıncalı dağında hükumet kuvvetleri ile çarpışırken meçhul bir kurşun ile hayatı son bulmuştur. I 899'dan 1911 yılına kadar aralıksız 13 yıl dağlarda dolaşmış, bine yakın insan öldürmüş, nice hanümanlar söndürmüş, Osmanlı hükümetini de çok yormuş ve terletmiş, onun yüzünden eski Aydın vilayeti -Ege- sanki yurdun bütünlüğünden ayrılmış gibi tehlikeli durumlar geçirmiştir.

Zaptiye Boşnak Hasan ile arkadaşlarının babası Ahmet'i Ahmetçiler deresine yakın Sarıtaş denilen mevkide öldürdükleri gecenin sabahında meşum haber Birgi'de şayi olunca, Mehmet'i anası kocasının akşamdan vazifeye giderken kapı arkasında söylediği şu sözü hatırlamış idi. Kocası ona giderayak; 

- Ayşe bir emr-i hak olursa oğlanı komşumuz Acem Halil Ağa'ya teslim et! Ben de giderken ona uğrayacağım. Onlar yabancı devlet tebaalıdırlar, hükümet onların ellerinden çocuğu alamaz!

Ayşecik hemen sabahleyin erkenden Mehmet'i Acem oğlu Halil'e götürmüş,

- Halil Ağa, Mehmet'in babası akşamdan bana şu sözleri söylemişti: Oğlanı Halil Ağa'ya teslim et, onun elinden çocuğu kimse alamaz. İşte Mehmet'i getirdim, sana teslim ediyorum. Bundan sonra oğlan benim değil senin” demişti.

Acemler İran tebaasından oldukları için o zamanda bir imtiyaza malik idiler. Onların evlerine müsaadesiz girilemezdi. Çakırcalı Ahmet'in hakkı da vardı. Ahmet'in korktuğu başına gelmiş, iki gün sonra Boşnak zaptiye Hasan, çavuş olmuş, nişanlarını göğsüne takmış, bu defa da Çakırcalı Ahmet'in on bir yaşındaki oğlunu öldürüp mülazım olmayı kurmuştu. Bunun için Birgi'ye gelmiş ve onu soruşturmaya başlamıştı.

Şimdi burada Acem oğlu Halil Ağa'nın kardeşinin oğlu Mehmet konuşuyor:

"Boşnak zaptiye Hasan, Çakırca'yı öldürdükten iki gün sonra Birgi'ye gelmiş, amcam Halil Ağa 'nın kapısını vurmuş ve kapıya çıkan amcama şöyle demiş:

-Halil Ağa more, Çakırca’nın oğlu Mehmet senin yanında imiş. More ver onu bana Kaymakam’a götüreceğim.

Amcam da şu cevabı vermiş: 

-Onu ben size veremem. Hem bu kadarcık çocuktan ne istiyorsunuz? Demiş. Mehmet’i Boşnak Hasan’a teslim etmemiş. Mehmet’i himayesine almış ve Mehmet birkaç yıl Birgi’de amcamın evinde kalmış. 15 yaşına basınca da anası onu Kışla ’da (Kışlak) , Çakırca’nın akrabası Kara Veli’nin – Kamalı Mustafa’nın babası – yanına götürmüş. Mehmet burada Kamalı Mustafa ile beraber büyümüş.

Mehmet artık delikanlı olmak üzere serpilmiş, bazı günlerini kendi köyleri Ayasuluk'ta (Ayasuret) ve bazı günlerini Kışla'da geçirirdi. Mehmet dört kızın bir oğlanı olduğu için kızlar ve anası çalışırlar, Mehmet'e hiçbir iş yaptırmazlardı. Ona amcası çoban Kara Mahmut güreş talimleri yaptırırdı. Bir gün Mehmet'in anası Ayşe oğlunu eşeğe bindirmiş, kendi yaya olarak Birgi Pazarına peynir, yağ satmak için gidiyorlardı. Yolda tanıdık bir erkek köylü Ayşe’ye şöyle takılmıştı:

-Âşa sen kalan ihtiyarladın, eşeğe binsen de oğlun yürüse ya!..

-Üsen (Hüseyin) o damızlıktır, evinde biricik oğludur, yorulmasın!

Çakırcalı Mehmet’in çocukluk hayatı hep böyle serbest geçmiştir. Köyde akran ve emsali arasında, kuvvet, cüret, şiddet ve çevikliğiyle temayüz etmişti.

Mehmet Efe orta boylu, tıknazca, değirmi yüzlü, beyaz tenli, vücudu çok kıllı, pala bıyıklı, yakışıklı bir delikanlı idi.

**

Şimdi burada Ayasuluk köyünden Tahir'i dinleyelim:

"Bizim köyde (Ayasuluk) Çakır Mahmut adında birisi vardı. Bu Çakır Mahmut içkiye çok düşkündü. İstisnasız hemen her gün köyden sabahları Birgi'ye varır, akşama kadar içer, akşam olunca da düşe kalka köye döner idi. Bu sarhoşluğu zamanında yanında bulunanlara ağzına gelen lafı çekinmeden söylerdi. Bir gün köyde kahvede otururken Çakırcalı'nın oğlunu gördü ve ona çirkin bir söz söyledi. Bu laf o kadar çirkindi ki, 'ben senin teyzeni ... ' deyince Mehmet utanmış, kızarmış ve bu yersiz laf pek fenasına gitmişti. Öfkeyle yerinden fırlayınca doğruca Kışla köyüne varıp Kamalı Mustafa'yı bulmuş, ona kahvede Çakır Mahmut'un söylediği o kötü lafı anlatmış ve

 - Mustafa bu adamı öldürelim! demişti . "

Yukarıda geçtiği üzere Kamalı Mustafa, Çakırcalı Mehmet'in hem hısmı ve hem de can gönül ahbabı değil mi idi? İki delikanlı Kışla ile Birgi arasında bir pusu kurmuşlar ve Çakır Mahmut akşamüzeri sarhoş olarak düşe kalka köye dönerken onu öldürmüşler, cesedini de hendeğe yuvarlayıvermişlerdi. (İşte bu hadise Çakırcalı Mehmet'in ilk cinayeti idi .)

Her iki genç de sanki bu cinayeti onlar yapmamışlar gibi yine köylerde tütün satmaya devam ediyorlardı. Bu cinayetin failleri bulunamamıştı. Bir sarhoş değil miydi bu? Çakır Mahmut da gürültüye gitmişti. Sonraları Kamalı Mustafa ile Çakırcalı Mehmet’in bir yosma yüzünden araları fena halde açılmıştı. Bundan sonra konuşmaz oldular. Çakırcalı bu sefer Kamalı Mustafa'nın yerine aynı köyden Hacı Mustafa ile dost ve arkadaş olmuştu. Bu iki ahbap çavuşlar artık ölünceye kadar birbirlerinden hiç ayrılmamışlardır.

**

Birgi bucağının Bayezıtlar köyünden ve zeybeklerinden Hacı Eşkıya adında bir adam vardı. Hacı Eşkıya Çakırcalı Ahmet'le senli benli denecek derecede samimi dost idi. Çakırcalı Ahmet öldürüldükten sonra, Hacı Eşkıya da oğlu Mehmet'le çok ilgileniyordu. Mehmet'in gençlikteki kıpırdak hayatı yukarıda geçmişti. Hacı Eşkıya örflü bir adamdı, lakin ihtiyarlamıştı. Ne de olsa böyle adamların ne olur ne olmaz diye ilerisini düşünerek Mehmet gibi önünü ardını düşünmeyen gençlere ihtiyaç duymaları tabii idi. Bunun için Hacı Eşkıya Mehmet'i evlad-ı manevi kabul etmiş, onu şimdiden sıkı fıkı kendine bağlamıştı. Aklı sıra kızı Nadire'yi ona verecek idi. Bu adamın karısı ölmüş, ondan üç kızı kalmıştı.

Hacı Eşkıyanın evinde beslediği Fatma adında yetişmiş bir kızı vardı. Karısı öldükten sonra ev içine dışarıdan yabancı bir kadın almaktansa Fatma'yı nikâhla almayı kurmuş ve onunla evlenmişti. Hacı evin düzeni bozuldu diye bu işi yapmıştı. Hacı Eşkıyanın yaşı oldukça ilerlemişti.

Fatma ise gençti. Hacı, Fatma'yı tatmin edemeyince o da ihanete sapmış, Hacı'nın bedeli Kara Mustafa ile sevişmişler, hadise meydana çıkınca da iki sevdalı genç korkularından köyden kaçmış ve Ödemiş'e gelip nikâhlanmışlardı. Bir de Ganime isminde bir çocukları dünyaya gelmişti. Hacı Eşkıya muhitinde örflü bir adamdı. Bu iş ona çok dokunmuştu. Düşündü, taşındı, Kara Mustafa'dan ve Fatma'dan nasıl intikam alacaktı? Bir müddet bu iş üzerinde durdu, nihayet hatırına Çakırcalı'nın oğlu Mehmet geldi, üstelik Mehmet, Hacı'nın baba dostuydu. Bir gün onunla pazarlığa girişti. Mehmet eğer bu Kara Mustafa ile Fatma'yı öldürürse Hacı Eşkıya Mehmet'e hem küçük kızı Nadire'yi nikâhlayacak, hem de Çakırca'nın köyü civarında 32 dekar yüz sathındaki Hacı Hasan tarlası namıyla maruf tarlayı da kendisine verecekti. Pazarlık bitti, iki taraf böylece mutabık kalmışlardı. Mehmet daha zeybek olmamıştı, tütün kaçakçılığı yapıyor ve Hacı Mustafa ile daim uçta kıyıda dolaşıyorlardı. Hacı Mustafa askerliğini Arabistan'da yaparken kaçıp gelmiş bir asker kaçağı idi. Mehmet, Hacı Eşkıya ile yaptığı pazarlığı Hacı Mustafa'ya sormuş ve ondan muvafakat aldıktan sonra Hacı Eşkıya ‘ya söz vermişti. Bir miktar akçe de alınmıştı.

Kara Mustafa ile Fatma Nasıl Öldürüldü

Çakırca'nın oğlu Mehmet şimdi Kara Mustafa'yı öldürmek üzere arkadaşı Hacı Mustafa ile yapacakları işin planını önceden şöylece hazırlamışlardı: Birgi’den iki kilo rakı getirtmişler, kendi köylülerinden ve ahbaplarından Ahmet Köse'ye varmışlar ve "Ahmet akşam sizin evde bir eğlenti yapalım" demişler. Ahmet Köse’nin muvafakatini almışlar. Aynı köyden Kuru ile diğer (M) isimli genci de beraberlerine aldıktan sonra Ahmet Köse'nin evine gidip içmeye başlamışlar. Çakırcalı Mehmet ile Hacı Mustafa diğer üç arkadaşlarını sarhoş edip uyuttuktan sonra gecenin karanlığında Ödemiş'e gelmişler, Hacı Ömer Ağa mahallesinde Yağcı Bekir sokağında 13 numaralı evde kirada oturan Kara Mustafa'nın evine girmişler, karı koca uyurlarken her ikisini de koyun boğazlar gibi kesmişler, henüz ana sütü emmekte olan Ganime'yi öldürmemişler, anasının memesini ağzına vermişler ve bırakıp gitmişler.

Sabah olmuş komşuları Fatma'dan bir ses çıkmayınca şüpheye düşmüşler, o sırada küçük Ganime'nin feryatları şüpheleri daha ziyade arttırmış. İçeride bir kaza olduğuna hükmeden komşular toplanıp kapıyı açmışlar, feci manzarayı görünce gidip hükümete haber vermişler. Başta müstantik[1] hükümet doktoru ve polis komiseri olmak üzere cürmü tespit etmişler. Ölülerin definine ruhsat verilmiş, küçük Ganime de ninesine teslim edilmiş. Çakırcalı Mehmet ile Hacı Mustafa ise doğruca akşam içki içtikleri Ahmet Köse'nin evine dönüp arkadaşlarının yanlarına yatmışlar. Sabah olmuş, beş arkadaş uyanmışlar. Ahmet Köse misafirlerine sabah kahvaltısı tarhana çorbası iham etmiş, sanki gece hiçbir şey olmamış gibi beş arkadaş gülerek, şakalaşarak Ahmet Köse'nin evini terk etmişler. Hadise ile ilgili olayın geri kalan kısmı ileride mahkeme faslında verilecektir.

Hükümet bu feci cinayetin tahkikatını Boşnak Hasan Çavuş'a havale etmiş, Hasan Çavuş da Çakırcalı Mehmet'in üzerinde durmuştu. Çünkü eldeki delil çok kuvvetli idi, ölenlerin Hacı Eşkıya ile ilgileri vardı. Mehmet de Hacı Eşkıya ile sıkı fıkı dost idi. Tamamlanan ilk soruşturmada Hacı Eşkıya sanık olarak sorgulanmış ve tevkifine karar verilerek hapse atılmıştı. (13 12/1896).

Çakırcalı Mehmet Efe de artık İzmir cezaevindedir. Orta boylu, tıknaz vücutlu bu delikanlı, pos bıyıklan ve parlak gözleriyle derhal nazarları kendine çekmişti. Az zaman içinde hatırlılar arasına karışmıştı.

Boşnak Hasan Çavuş, Çakırca’nın oğlu Mehmet İzmir Mahpushanesinde iken, bir gün Ayasuluk Köyüne varmış. Çakırcanın anası Ayşe ablaya “ Âşa, Mehmet’ten mektup gelmiş. Duydum niyeti bozukmuş. Hapishaneden çıkınca o da babası gibi eşkıya olacakmış öyle mi?” derken elinde tuttuğu martini ile Ayşe ablaya hem yukarıdaki sözleri söylemiş hem de dürterken “O puştu sen mi doğurdun?” sözlerini ilave etmişti. Bu sözler Ayşe ablanın çok gücüne gitmiş ve Hasan Çavuş köyden ayrılır ayrılmaz bir adam bulup Mamura Köyünden kocası Çakırcalı Ahmet’in eniştesi Cebe Ahmet’i çağırtmış. Ahmet gelince, Ayşe abla bir altın lira verirken Ahmet’e “ Ahmet var git İzmir mahpushanesinde bulunan oğlum Mehmet’e de ki, şu iki mememden emdiğin süt haram olsun. Babanı öldüren Boşnak Hasan geçen gün evimize geldi, bana çok çirkin laflar etti, intikamımı ondan al!” demişti. Bu da o demekti; Oğlum hiç durma eşkıya ol!

Çakırcalı ile Hacı eşkıya delil yetersizliğinden berat ederler. Mehmet, elinde berat ilamı ilen Ödemiş Hükumet konağına gider. Doğruca Hasan Çavuş’un önüne varıp elinde tuttuğu berat ilamını uzatırken;

  • Ben berat ettim, işte ilam, altını imzalayıver! Demişti.

Hasan Çavuş’a;

-Hasan Çavuş, hadi babamı öldürdün. Ya anamın apış arasına martinini sokup da o çirkin lafı neden ettin a deyyus! Demesiyle Hasan Çavuş öfkelenmiş, öfkeyle cebinden çıkardığı düdüğünü hiddetle ve keskin bir şekilde kere fırr diye öttürünce koğuşlar boşanmış, bütün zaptiyeler hükümet salonunda toplanmışlardı. Hasan Çavuş'tan emir bekliyorlardı. Lakin Çakırca'nın oğlu Mehmet de düdük sesini işitince başına gelecek işi bildiğinden, başından beyaz işlemeli terliği yere fırlatıp atmıştı. Postane köşesinden kıvrılıp Hacı Abdi Ağa Mescidi (şimdiki Ekin Pazarı Camii) önünden Türkmenler mahallesine doğru kaçıp gitmişti. Zaptiyeler silah başı edip hükümetten çıkıncaya kadar Mehmet Ödemiş'ten dışarı fırlamış, varacağı yere varmıştı."

İşte bu hadiseden sonra Çakırca'nın oğlu Mehmet bir daha minareli şehirler ve kasabalara girmemeye yemin etmiş ve düşmanı olan Hasan Çavuş'un ardına düşmüş, babasının ve anasının ve hatta kendisinin intikamını almak üzere zeybek olmuştu (13 1 6/1900).

Çakırca'nın oğlu Mehmet, Hasan Çavuş'la bu itişmeyi yapıp çavuşa yaptıkları fenalıkları böyle yüzüne vurduktan sonra Ayasuret köyüne varmış, anası ile görüşmüş, ertesi günü samimi dostu olan Kışla köyünden Hacı Mustafa'yı bulmuştu. Onunla uzun bir konuşma yapmış ve iki ahbap çavuşlar tarihi bir karar almışlar, çetelerini kurmak ve düzenlemek üzere faaliyete geçmişlerdi. Kışla'dan Deveci Kara Hüseyin oğlu Mehmet, Gerçekli'den Çoban, Kurucaova'dan Harmancıoğlu Koca Ahmet ile buluşup görüşecekler, bunları kandırıp bir çete teşkil edeceklerdi! Bu söylenen işler bir iki gün içinde yapılmış ve beş kişilik ilk Çakırcalı Mehmet çetesi kurulmuş ve hemen faaliyete geçmişti.

Çete Faaliyette

Dağa kaçan ve zeybek olan adamın ihtiyacının herhalde şehirli ve kasabalıdan daha çok olması lazımdır. Birincilerde fuzuli masraf daha ağır ve daha geniştir. Bu masrafları ve ihtiyaçları karşılamak için ya hırsızlık veya soygunculuk yahut da "zeybek" gibi hareket etmek mecburiyeti vardır. Hırsızlık, soygunculuk ve çalıkakıcılık düşkün bir zümrenin sıfatıdır ve halk arasında kötü olarak şayidir. Zeybekliğin ise, öteden beri ve asırlar boyunca devam edegelmiş bir anane halinde kendine has usulleri vardır; o da şudur: Zeybek hırsız değildir. Sail[2] ise hiç değildir. Zeybek yalnız ve yalnız bıçağının ekmeğini yiyen "şövalye"dir. Bu şövalyelik, Ege'de ve bilhassa Ödemiş'te halk arasında böyle olarak tanınmıştır. Bunun muhitte uzun bir mazisi vardır. Ödemiş zeybeklerinin sayıları yüzleri aşar. Bunların arasında yalnızca on tanesine türkü yakılmasının, maşeri vicdanın bunlara birer kıymet atfetmesinden ileri geldiği, bu türkülerin hala yaşamakta olmalarıyla sabittir.

Bunun için "zeybek" yalnız kahraman olarak vasıflandırılmaz, bu meziyetlerin yanında başka şartların da bulunması zeybeklik ananelerinden sayılır:

1. Zeybek zinaya iltifat etmez; 2. Kadınlara yan bakmaz; 3. Biçareleri ve yoksulları himaye eder ve onlara yardımda bulunur; 4. Kendi muhitini başkalarının zulmünden korur. Bunun içindir ki, muhiti onu halaskar[3] olarak tanır, kendisine sevgi ve saygı artar. Zenginler gerek sevgi karşılığı gerekse korkularından efeye yardımı borç sayarlar, adamları vasıtasıyla, "Al şu beş altını efeye ver kahve parası yapsın veyahut harçlık yapsın" gibi iltifatlar ederlerdi. İşin hulasası şudur: Zeybek, sâil, dilenci değildir. Ancak bıçağının ekmeğini yiyen kahramandır.

Kahraman başka biriyle çarpışır, hükümet şüphesiz onu arar, o da dağa kaçar, olur eşkıya! Bazen toprak kavgası ve kız kaçırma hadiselerinden de dağlara kaçıp eşkıya olanlar çoktur. Kamalı Zeybek, himayesine aldığı güzel ve öksüz bir kızı koruma yüzünden katil olmuş, dağa kaçmış ve ünlü bir zeybek olmuştur.

Sözün kısası Çakırca'nın oğlu şimdi zeybek olmuştu. Onun da yukarıda saydığımız ananelere, şartlara uyması lazımdı. Mademki bu işe başlamıştı, bu günden itibaren zinaya iltifat etmemek, kadınlara yan bakmamak, biçareleri korumak ve yoksullara da yardım etmek lazımdı. Bu güne kadar muhitinde hovardalığı ve zenpareliğiyle şöhret almış olan Çakırca'nın oğlu, kendini zeybek ilan ettikten sonra bu kötü ve çirkin hallere tövbe etmiş, beş vakit namaza başlamış, hırsızlara karşı da amansız bir cephe almıştı. Enamını boynuna asmış, rakı ve şaraba katiyen iltifat göstermemiş, Yunus Hoca'nın tavsiyelerine harfiyen sadakat göstermiş, ömrü kısalmasın diye de hayatında hiç fotoğraf çektirmemişti.

İlk Bozdağ müsademesinden sonra, Medreseden Yunus Hoca, efeyi bir köşeye çekip şu nasihati vermiştir:

- Mehmet oğlum; anlaşıldı sen artık gönüllü bir zeybek olmak niyetindesin! Eğer beni dinlersen ve benim şu üç nasihatimi tutarsan sana insan elinden ölüm yoktur:

1. Gençlik çağında yaptığın çapkınlıklardan ve deliliklerden vazgeçeceksin! Zinaya yüz çevireceksin. Beş vakit namazını hiç terk etmeyeceksin. İçki kullanmayacaksın!

2. Ömründe hiçbir resim çektirmeyeceksin, resim çektirmek günahtır ve iyi değildir, hem de insanın ömrü kısalır. [4]

3. Şu yazdığım hamaylı "nüsha"yı yanından eksik etmeyeceksin. Bu hamaylı senin üzerinde kaldıkça sana kurşun batmaz! Evvel Allah sana insan elinden de ölüm olmaz!

Çakırcalı Mehmet Efe Yunus Hoca’nın yukarıdaki üç nasihatini ölünceye kadar tutmuş ve onlara sadık kalmıştır. Bu tarihten itibaren zina yapmaya ve içki kullanmaya tövbe etmiş, namaza başlamış, kendine çeki düzen vermiş ve bundan sonra ağır başlı ve kâmil bir insan olmuştur.

Çakırcalı Mehmet Efendi'nin başından dört nikâh geçmiştir:

1. Çapkınlığı zamanında bir tahsildar karısı sevmiş ve onunla evlenmiş, zeybek olunca terk etmiş.

2. Nadire Hanım, Birgi bucağına bağlı Bayezidler köyünden meşhur Hacı eşkıyanın kızıdır. Nadire hanımdan efenin çocuğu olmamıştır.

3. Iraz abla, Ayasuret köyündendir. Efenin kara gün dostudur. Efenin lraz'dan iki kızı Emine ve Ayşe olmuş, bir de erkek evladı dünyaya gelmiştir. Emine Deli Mehmet’in oğlu Ahmet ile evlenmiş, ancak üç ay kadar beraber yaşayabilmiştir. Ahmet kayınbabası gibi şekavete heveslenmiş, kendi gibi birkaç acemi arkadaşıyla gezerken Kurucaova civarında Binbaşı Hurşit Bey müfrezesi tarafından öldürülmüştür. Emine sonraları Aksekili imam Abdülkadir Efendi ile evlenmiş, ondan iki çocuğu olmuştur. Ayşe Hanım ise Saraç Ali adında birisiyle evlenmiş, Ayşe'nin Saraç Ali'den üç çocuğu olmuş, sonra ondan ayrılmıştır. Oğlana gelince, daha sekiz dokuz aylık iken rüesa-yı memurinin emriyle hükümet tabibi (İsak) tarafından zehirlenerek imha edildiği söylentileri olmuştur.[5]

4- Fatma Hanım, Karaköy’den Hacı Mehmet Ağa'nın kızıdır. Fatma hanımdan efenin bir kızı dünyaya gelmiş, efe öldükten sonra Fatma hanımla aynı köyden Ali Efendi evlenmişler ve bir kızları dünyaya gelmiştir. Bu kızı da aynı köyden Akkaş Mehmet Bey'e vermişlerdir. Ondan da Bay Sadık Akkaş ve hemşiresi dünyaya gelmiştir.

 

 

 

 

 

 

(Kaynakça: Halil Dural, Bize Derler Çakırca , Tarih Vakfı Yurt yy. İst 2. Baskı 2005 )

HAYTAYA DEVAM EDECEK

 

[1] Sorgu Hâkimi

[2] Dilenci

[3] kurtarıcı

[4] Mehmet Efe hayatı boyunca hiçbir resim çektirmemiştir. En yakın dostlarını ve hatta hâmilerini bile bu iş için kırmıştır.

[5] Çakırcalının oğlunun ölümüne ilişkin bir başka bilgi ise, Çakırcalının ailesinin hükümetçe sürgün gönderildiği sırada, yolda soğuktan donarak öldüğü söylenir.
Halil Dural’ın bu anlatımına benzer bir anlatım, Polat Safi’nin eserinde şu şekildedir: Eşkıya takibi için görevlendirilen Kuşçubaşı Eşref, Çakırcalının evini yakıp, bahçesini tahrip etmiş ve karısı Fadime’yi (Fatma) hamile olduğu halde sürgüne göndermiştir. Fadime yolda bir erkek çocuğu doğurmuşsa da, çocuk yol meşakkatine dayanamadığından ölmüştür. Bknz: Safi, Polat, Eşref, Kuşçubaşının alternatif biyografisi, kronik yy 1 Baskı 2020 sh: 100

 

 

 


BİLİM TEKNİK SOHBETLERİ FATİH KAFALI’YI AĞIRLADI

İNTİHAR GİRİŞİMİ BAŞARISIZ SONUÇLANDI

BAYRAMPAŞA BELEDİYESİNDE YÜKSEL MANSUR KILIÇ ZİYARETİ

BAYRAMPAŞA BELEDİYESİ’NDEN GERİ DÖNÜŞÜM EĞİTİMİ

BAŞKAN ABDURRAHMAN DURSUN GENÇLERLE BİR ARADA

BELEDİYEYE ZİYARETLER DEVAM EDİYOR

ESENLER SEMALARI TÜRK BAYRAKLI UÇURTMALARLA RENKLENDİ

İBB’DEN CUMHURİYET İÇME ARITMA SUYU TESİSİ PROJE TEMELİ

SULTANGAZİ BELEDİYESİNDEN İHTİYAÇ SAHİPLERİNE YEMEK

GENÇLER BESYO VE PMYO SINAVINA HAZIRLANIYOR

İBB İTFAİYE DAİRE BAŞKANLIĞINDAN ZİYARET

SABAH SAATLERİNDE YÜRÜYÜŞ YAPMAK DEPRESYONU ÖNLÜYOR

BAYRAMPAŞA BELEDİYESİNDE YOĞUN MESAİ

SARAYBOSNA BAŞKANINDAN BAYRAMPAŞA BELEDİYESİNE ZİYARET

BAYRAMPAŞA’DA BAŞKAN YARDIMCILARINA BAĞLI MÜDÜRLÜKLER

KAYMAKAM DR.SONER ŞENEL'DEN ZİYARET

BAYRAMPAŞA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI COŞKUSU

GENÇLER İÇİN PİLOTLUK EĞİTİMLERİ BAŞLIYOR

RAMİ KÜTÜPHANESİ’NDE 23 NİSAN'A ÖZEL ZİYARETÇİ REKORU

23 NİSAN COŞKUSU GAZİOSMANPAŞA'YI SARDI

İBRAHİM YILDIRIM

ÇAKIRCALI MEHMET EFE VE HAYATI - I

İbrahim Yıldırım'ın köşesi

24.06.2022 10:24:00

İstanbul

26.04.2024

  • İMSAK 04:25
  • GÜNEŞ 06:02
  • ÖĞLE 13:07
  • İKİNDİ 16:55
  • AKŞAM 20:02
  • YATSI 21:32
  • Cuma 18.1 ° / 12.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 19.1 ° / 12.7 ° Güneşli
  • Pazar 14 ° / 11.8 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 33 29 1 3 56 90
2.Fenerbahçe 33 27 1 5 57 86
3.Trabzonspor 33 17 12 4 13 55
4.Beşiktaş 33 15 12 6 6 51
5.İstanbul Başakşehir 33 14 12 7 6 49
6.Rizespor 33 14 13 6 -6 48
7.Kasımpaşa 33 13 13 7 -4 46
8.Antalyaspor 33 11 10 12 0 45
9.Alanyaspor 33 11 10 12 -3 45
10.Sivasspor 33 11 10 12 -5 45
11.Adana Demirspor 33 9 10 14 5 41
12.Samsunspor 33 10 14 9 -6 39
13.Ankaragücü 33 8 12 13 -3 37
14.Kayserispor 33 10 13 10 -10 37
15.Konyaspor 33 8 13 12 -13 36
16.Gazişehir Gaziantep 33 9 17 7 -13 34
17.Fatih Karagümrük 33 8 16 9 -5 33
18.Hatayspor 33 7 14 12 -9 33
19.Pendikspor 33 7 17 9 -31 30
20.İstanbulspor 33 4 22 7 -35 16
1.Galatasaray 33 29 1 3 56 90
2.Fenerbahçe 33 27 1 5 57 86
3.Trabzonspor 33 17 12 4 13 55
4.Beşiktaş 33 15 12 6 6 51
5.İstanbul Başakşehir 33 14 12 7 6 49
6.Rizespor 33 14 13 6 -6 48
7.Kasımpaşa 33 13 13 7 -4 46
8.Antalyaspor 33 11 10 12 0 45
9.Alanyaspor 33 11 10 12 -3 45
10.Sivasspor 33 11 10 12 -5 45
11.Adana Demirspor 33 9 10 14 5 41
12.Samsunspor 33 10 14 9 -6 39
13.Ankaragücü 33 8 12 13 -3 37
14.Kayserispor 33 10 13 10 -10 37
15.Konyaspor 33 8 13 12 -13 36
16.Gazişehir Gaziantep 33 9 17 7 -13 34
17.Fatih Karagümrük 33 8 16 9 -5 33
18.Hatayspor 33 7 14 12 -9 33
19.Pendikspor 33 7 17 9 -31 30
20.İstanbulspor 33 4 22 7 -35 16
1.Galatasaray 33 29 1 3 56 90
2.Fenerbahçe 33 27 1 5 57 86
3.Trabzonspor 33 17 12 4 13 55
4.Beşiktaş 33 15 12 6 6 51
5.İstanbul Başakşehir 33 14 12 7 6 49
6.Rizespor 33 14 13 6 -6 48
7.Kasımpaşa 33 13 13 7 -4 46
8.Antalyaspor 33 11 10 12 0 45
9.Alanyaspor 33 11 10 12 -3 45
10.Sivasspor 33 11 10 12 -5 45
11.Adana Demirspor 33 9 10 14 5 41
12.Samsunspor 33 10 14 9 -6 39
13.Ankaragücü 33 8 12 13 -3 37
14.Kayserispor 33 10 13 10 -10 37
15.Konyaspor 33 8 13 12 -13 36
16.Gazişehir Gaziantep 33 9 17 7 -13 34
17.Fatih Karagümrük 33 8 16 9 -5 33
18.Hatayspor 33 7 14 12 -9 33
19.Pendikspor 33 7 17 9 -31 30
20.İstanbulspor 33 4 22 7 -35 16