FAHRETTİN DAĞLI

İnsanlık tarihinin her döneminde en büyük zulümleri, mağduriyetleri kadınlar yaşamıştır. Ve yaşamaya da devam etmektedir. Fırtınalar en çok onların üzerinden kopartılmıştır. Erkeklerin hırslarının / ihtiraslarının mezeleri kılınmıştır. Bunu kah töre-kültür kah din adına yapmışlardır. Daha da ilkel olanı ise kadını sadece cinsel bir obje olarak düşünüp onu nesnel bir meta gibi gören zihniyettir.

Bugün yine bu insanlık trajedisinin farklı versiyonlarını yaşamaya devam ediyoruz. Bu yazıyı kaleme almamın sebebi boşanma sürecinde olan bir yakınımın kızının yaşadığıdır. Hikâyeyi dinleyince düne ve bugüne dair yaşadıklarım-gördüklerim zihnime hücum etti birden.

Çok eskiye gitmeyeyim. Son 30 yılımız bu insanlık trajedisine ayna tutan önemli bir dönemdir. 28 Şubat sadece1990’larda başörtülü öğrencilerin ve kamu personelinin yaşadığı dönemsel bir trajedi değil; belki de bir asırlık siyasal sürecin 1990’larda su yüzüne çıkmış haliydi. Siyasal rejim, tek tipleştirilmiş; itaatkar bir toplum tasavvuruna sahipti. Bu tabloyu bozacak bir karşı hareket, bir muhalefet istemiyordu. Dikensiz gül bahçesi arzu ediyorlardı. Onun için de kamu gücünü kullanarak, insanın en tabii hakkı olan inanma ve inandığını yaşama hürriyetini engellemeye çalıştılar.

Yasaklarla dindar kesimi; özellikle kadınları kamusal alanın dışında tutmaya çalıştılar. Haliyle 1980’lerden itibaren kamusal alana girmek isteyen dindar kesimle, yasakları devam ettirmek isteyen müesses nizam bekçileri karşı karşıya geldiler.

Kadın öğrenci ve kamu görevlilerinin bu en tabii haklarını kendilerine çok gören dayatmacı, tek tipleştirici bu azınlığın güdümündeki siyasal yönetim, temsil ettikleri gücü akıllarıyla değil; kinleri, husumetleri ve hırslarıyla hareket ederek toplumu siyaseten gerdiler, cepheleştirdiler. Akıldan, ilimden, hikmetten ve ahlaktan yoksun bir mühendislik projesi uyguladılar ve karşılığında çok büyük bir toplumsal tepkiyi biçtiler.

Haliyle bu tür kaotik ortamlardan siyasi rant temin etmeye yönelik siyasal hareketler gelişti. Siyaset pazarlamacıları, simsarları, kadın mağduriyeti üzerinden siyaseten mevki kazanmak arzusuyla hareket ettiler. Bir bakıma 28 Şubatçılar, karşı hareketi beslediler ve geliştirdiler. Onları iktidara hazırladılar. Bu tür süreçlerin kanuniyeti budur. Dayatmacı¸ yasakçı totaliter rejimler kendilerinden sonraki rejimin aktörlerini de inşa ederler. 2000’lı yılların başında da bu oldu.

Emanet el değiştirerek karşı tarafa geçti ve yine siyaset mekanizmasının en önemli konusu, objesi, istismar aracı yine kadınlar oldu. Geçmişte baş örtülü kadınlara yönelik yapılan ayırımcı, dışlayıcı, ötekileştirici politikalara nispet bugünküler tam tersi örtülü kadınlara pozitif ayırımcılık yapmaya başladılar. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görünür kıldılar. Ve böylece “biz gidersek yine yasaklar gelir” gibi bir tehditle onları siyasal iktidarlarının şemsiyesi altında tutmak için binbir hikaye uyduruyorlar.

Anlayacağınız, üç aşağı, beş yukarı her dönemde siyasal rant için kullanılan kadın bugün yine ilkel, yoz bir anlayışla, geçerli bir manivela olarak kullanılmaktadır.

Burada en gayri insani taraf ise, neredeyse Müslümanlığın sadece “kadın tesettürüne” indirgenmiş olmasıdır. “Biz gidersek başörtüsü yasağı gelir ve Müslümanlık elden gider” şeklindeki beyanlar gerçekten ilkel bir düşüncenin hakim olmaya başladığının tipik bir göstergesidir.

Ne yazık ki mevzubahis olan kadınlar da akledip sormuyorlar o erkek milletine;

“İslami yaşamın akıbetini bizim başörtümüze bağlayan siz erkekler ne alemdesiniz?”

Veya “Başörtüsü serbest oldu ama İslami yaşam, kalite kazandı mı yoksa kaybetti mi?”

“Ki kaybettiği aşikar; bunda siz erkeklerin rolü ne?”

“Bizim başörtümüze / tesettürümüze takıldığınız kadar yuvalarınıza getirdiğiniz ekmeğin ne kadar helal olduğunun endişesini hiç taşıdınız mı?”

Kamu ihaleleri peşinde koşarken; hakkınız olmayan bir imkan size sunulduğunda; “Hayır, bu benim hakkım değil; bana helal değildir” diye geri çevirme adaleti gösterdiniz mi? Yoksa helal-haram hesabı yapmadan ‘koparabildiğim kardır’ hesabıyla mallarınıza mal mı katıyorsunuz?

Erkekler bu soruları kendilerine sormadıkları gibi yine kadınları günah keçisi ilan edip kendilerini temize çıkarıyorlar. Yine erkekler galip; yine atış poligonlarındaki hedefleri kadınlar ve onların giyim kuşamları; “Örtülü oldukları halde örtüsüzmüş gibi görünmeleri.” Anlayacağınız kendilerini sığaya çekmek yerine bütün günahların merkezine kadınları koymuşlar.

Kamu imkanlarıyla semiren bu erkek güruhu kirli sakal, ayağında dar paça panolun; kısa ceketle caka satarak; sağa sola çemkirerek “İslamcılık” yapıyor. İslam dillerinde var ama yaşamlarına girmemiş. Yani İslamsız bir Müslümanlık…

Yıllar önce üst bürokrasiden bir arkadaşın iyi eğitim almış, dini hassasiyeti olan eşi bana konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm şu intibasını paylaştı;

“Her hafta bakanlık bürokratları eşli olarak bir araya gelip program yaparlardı. Hemen hemen hepsinin eşleri tesettürlüydü. Beylerin tüm muhabbetleri dünyaya dairdi; Yazlıklar, yatlar, arabalar v.s. Eşler olarak üzülüyorduk bu duruma. Zaman zaman öyle gerilirdik ki, diğerlerine göre yaşça büyük ablaları olarak müdahale ederdim. ‘Yeter yahu biraz da Müslümanlığınızı konuşun. Bu kadar mı ahireti unutup dünyaya daldınız? Konuştuklarınızda hiç rahman yok; nasıl bu hale geldiniz?’ diye çıkışırdım. Anlayacağınız bizim eşlerimizin sadece eşleri başörtülüydü; onun dışında dine dair hayatlarında bir şey kalmamıştı."

Bu hanım kardeşin itirafı bir mübalağa değil; şu an iktidarda siyaset yapan veya bürokraside görev yapan çoğu erkeğin ve dolayısıyla eşlerinin yaşadığı ortak bir hikâye. Ancak ne yazık ki, yine bunun suçlusu kadınlar! Çünkü eskisi gibi örtünmüyorlar! Müslümanca yaşamıyorlar!

Ahh kadınlar ah! Her dönemin kurbanları; suçluları!


Mustafa Koçak
22.01.2023 21:49:05
Yani illaki bir günah keçisi bulup yüklenmek durumundamıyız ? Sanki bir anlayışa göre günahın kaynağı kadındır varsayımının karşıtı olarak şimdide bütün kötülükler , her türlü zulum erkek kaynaklıdır mı diyeceğiz? Neden sıfatlardan, kişilerin zaaflarından değilde cinsiyeti öne koyuyoruz ? Halbuki " ... iffetlerini koruyan erkekler, iffetlerini koruyan kadınlar..." insanlar meziyetleriyle değerlendirilmeli deği lmi ? Üstünlük cinsiyette değil takvada değil mi ? Bu sıralar estirilen moda anlayışına mı kürek çekiyoruz ? Kadınlarımızıda erkeklerimizide yukarda sözünü ettiğiniz Kur'an ve sahih sünnet kaynaklı anlayışla ve samimi bir anlayışla eğitmeye çalışırsak öyle zannederim insanımızı ve ailelerimizi tekrar kazanabiliriz.Aksi durum şekillerden öteye gitmeyen islam anlayışı ile zulmeden erkekler ve zulmeden kadınlardan kurtulamayız,

BAYRAMPAŞA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI COŞKUSU

GENÇLER İÇİN PİLOTLUK EĞİTİMLERİ BAŞLIYOR

RAMİ KÜTÜPHANESİ’NDE 23 NİSAN'A ÖZEL ZİYARETÇİ REKORU

23 NİSAN COŞKUSU GAZİOSMANPAŞA'YI SARDI

GAZZELİ ÇOCUKLAR BARIŞ EKMEĞİ PİŞİRDİ

ALİBEYKÖY VE GÖKTÜRK'TE FENER ALAYI

23 NİSAN COŞKUSU ÜSKÜDAR MEYDANI’NA TAŞTI

BEYLİKDÜZÜ BELEDİYESİ 23 NİSAN’DA HATAY’DA

TÜRK KIZILAY BAYRAMPAŞA 23 NİSAN'I KUTLADI

İBB 23 NİSANI TAKSİMDE KUTLADI

MUHTARLARDAN BAŞKAN HASAN MUTLU'YA ZİYARET

DÜNYADA TEK ÇOCUK BAYRAMI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLU OLSUN

KURUM MÜDÜRLERİNDEN BAŞKAN MUTLU’YA HAYIRLI OLSUN ZİYARET

DR. MİTHAT BÜLENZ ÖZMEN: EYÜPSULTAN'A HAK ETTİĞİ DEĞERİ KAZANDIRACAĞIZ

23 NİSAN COŞKUSU GAZİOSMANPAŞA’DA DOYASIYA YAŞANACAK

BALTALİMANI JAPON BAHÇESİ’NDE EŞSİZ BİR İLKBAHAR

BAŞKAN YARDIMCILARI HUKUKÇU ATİLLA ÖZEN ECZACI MEHMET DEMİROK

BAYRAMPAŞA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMINA HAZIR

ESENLER'DE AMATÖR RADYOCULAR MİKROFON BAŞINA GEÇTİ

MİSAFİR YAZARLAR

BÜTÜN ZAMANLARIN KURBANLARI, KADINLAR

Misafir yazar

11.08.2022 14:10:00

İstanbul

25.04.2024

  • İMSAK 04:27
  • GÜNEŞ 06:03
  • ÖĞLE 13:07
  • İKİNDİ 16:55
  • AKŞAM 20:01
  • YATSI 21:31
  • Perşembe 19.4 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cuma 18.1 ° / 12.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 19.1 ° / 12.7 ° Güneşli

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 33 29 1 3 56 90
2.Fenerbahçe 33 27 1 5 57 86
3.Trabzonspor 33 17 12 4 13 55
4.Beşiktaş 33 15 12 6 6 51
5.İstanbul Başakşehir 33 14 12 7 6 49
6.Rizespor 33 14 13 6 -6 48
7.Kasımpaşa 33 13 13 7 -4 46
8.Antalyaspor 33 11 10 12 0 45
9.Alanyaspor 33 11 10 12 -3 45
10.Sivasspor 33 11 10 12 -5 45
11.Adana Demirspor 33 9 10 14 5 41
12.Samsunspor 33 10 14 9 -6 39
13.Ankaragücü 33 8 12 13 -3 37
14.Kayserispor 33 10 13 10 -10 37
15.Konyaspor 33 8 13 12 -13 36
16.Gazişehir Gaziantep 33 9 17 7 -13 34
17.Fatih Karagümrük 33 8 16 9 -5 33
18.Hatayspor 33 7 14 12 -9 33
19.Pendikspor 33 7 17 9 -31 30
20.İstanbulspor 33 4 22 7 -35 16