1877-78 - 93 Harbi , Osmanlı Devleti için büyük bir hezimet olmuştu. Plevne’deki Osman Paşa’nın destansı savunması da akim kalınca, önleri açılan Rus Askerleri İstanbul Yeşilköy’e kadar geldiler. Eski adı Ayestefanos olan Yeşilköy’de durdular. Bizzat Sultan II. Abdülhamid doğrudan doğruya Çar’a bir telgraf çekerek mütarekeye talip oldu. [1] Ve 31 Ocak 1878 de “Ayestefanos Antlaşması”nı imzaladılar.
“Ayestefanos’ta Barutçubaşıların köşkünde ikamet etmekte olan Rusya kumandanı Totlaben bir ziyafet vererek, Plevne kahramanı Osman Gazi’yi davet etmiş olduğundan arkadaşım Osman bey ile âcizlerini maiyetinde beraber götürmüş idi. Havadan sudan bazı konuşmalardan sonra söz muharebeye intikal etti. General Totlaben dedi ki :
General Totlaben Eduard İvanovich
-“ Bizim İstanbul Sefirimiz bulunan İgnatiyef , göndermiş olduğu raporlar, ya hiçbir şeyi gözleme ve tetkik etmeksizin hayal hanesinden tertip etmiş , veyahut her gördüğü iyi şeyi fena telakki etmiş. Çünkü raporlarında Türkiye askerini nizam ve intizamdan , itaatten uzak ve talim ve terbiyeden mahrum, sivillerden ibaret bir kalabalık olmak üzere tasvir etmiş idi ki , muharebeden evvel az bir zaman zarfında işe son vereceğimizi büyük bir gururla ilan etmiş idik. Halbuki muharebeye girişince bizim sefirin bildirdiklerinin tamamen aksini gördük. Ümera ve zabitanınız talimli ve maharetli . Askerler pek mükemmel talim ve terbiye edilmiş. Hele umumiyetle Türklerin hayatı feda ile vazifelerinin ifası hususunda gösterdikleri fedakarlığı, can siperane hareketleri ve muharebe meydanında subay ve neferlerinizin gösterdikleri metanet ve cesaret herkesin gıpta edeceği bir fazilettir.
Ancak cümle ehl-i vukufun tasdik edeceği üzere siz iki sebepten dolayı mağlup oldunuz. Birisi ; kumandanların bir birini rakip görerek , bizim sizi mağlup etmeye çalıştığımızdan çok kendinizi mağlup etmeye çalışmanız. İkincisi ; kötü yönetim neticesidir. Halkınız gerçekten pek büyük gayret göstermişler . Balkan hattından bu tarafa geçtiğimizde muhtelif merkezler ve mevkilerdeki depolarda ahali tarafından yardım edildiği bildirilen tenekelerle kavurmalar , koyun derisinden kürkler dolaklar[2] ve sair levazım yığılmış olduğu halde bulduk. Halbuki kış gelip te kar yağınca savaş meydanında bulunan askerleriniz çıplaklıktan dolayı fena halden çıkamıyor. Çıkan olursa da belki hastalanıyordu” dedi.[3]
Ruslar Yeşilköy’e geldikten sonra , İstanbul’daki Ermeni Patriği Nerses Varjabetyan , kalkıp Edirne’ye gitti. Granduc Nicolas, Kont İgnatiyef ve Nelidof ile görüştü. Onlardan vaatler aldı. Bir Osmanlı vatandaşı olan Patrik’in bu çabaları sonucu tam anlaşma imzalanacağı sırada Ermeni Meselesi anlaşmaya 16. Madde olarak eklendi. [4] Gerçi Avrupa’nın itirazıyla Ayestefanos Anlaşması “Berlin Muahadesi”yle tadil edildi ama onda da 61, madde olarak yerini aldı.
İstanbul’daki Patrik Nerses , Edirne’deki Ermeni Başrahibi Georg, Ermenilerin sorunlarını Edirne’deki Prens Nikolai Nikolajewitsch ve Rusyanın İstanbul büyükelçisi İgnatiyef’e ileterek onlarla gizli müzakerelere girişmişler ve hazırladıkları muhtıranın bir örneğini de Çar II. Aleksandr’a sunmuşlardır.
Muhtırada aşağıdaki talepler sıralanmıştır :
Bu madde “ Türkiye’de düzensizliğin ve mezalimin Anadolu’da süreceğini bunun önünü almak için Padişah ile Rus Çarının Kafkas Milletleriyle sınırlı Ermenilerle meskun Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Muş ve Sivas vilayetlerinde ( ki bu vilayetlere “Vilâyât-ı Sitte” denilirdi) Ermenistan’da ıslahat yapılması, bunun için Vilayetler Kanununda değişiklik yapılması “ şartı konulmuş ; ayrıca bu ıslahat yapılıncaya kadar Rus Ordusunun işgal ettiği topraklardan çekilmemesini Osmanlı Devleti kabul etmek zorunda kalmıştı.
İşte Ermeni milletinin felaketini ve yüzbinlerce masum Türk kanının akmasına sebep olan “Ermeni Meselesi” böyle hazırlandı. Böylece “Şark Meselesi”nin bir bölümü haline geldi .[6]
---
Sevgili Okuyucularımın , idrak ettiğimiz Üç aylarını ve Regaip kandillerini kutlar, sıkıntılarımızın kısa ömürlü olmasını dilerim.
[1] Enver Ziya Karal, Büyük Osmanlı Tarihi Cilt : 4 sh : 59
[2] Dolak : Ayak bileğinden diz kapağının hemen altına kadar baldıra sımsıkı dolanan, dört beş parmak eninde çuha, aba veya şayaktan kuşak gibi uzun kumaş parçası
[3] Faik Bey, “1293 Senesinde Zuhur Eden Rusya Muharebesine Dair ”, El Yazması defter. sh : 74-75 (Tarafımca transkripşını yapılmış ve ayrıca sadeleştirilmiştir)
[4] Mehmet Hocaoğlu, Arşiv vesikalarıyla Tarihte Ermeni Mezalimi ve Ermeniler , Anda Dağıtım, İst -1976 sh : 72
[5] Şeref Ünal, Uluslararası Hukuk açısından Ermeni Sorunu , TTK yy, Ankara-2011 sh : 39
[6] Mehmet Hocaoğlu, a.g.e Sh : 72
İstanbul
27.04.2024