Türk siyaseti bir süredir ittifaklar sebebiyle iki kutup’a ayrıştırılmış, insanları sanki bu iki kutuptan birini tercih edeceksin dercesine yönlendirme algısı verilmişti. Şimdiye kadar gösterilmeye çalışılan ittifak kutupları aynı zaman da düşmanlaştırmayı da beraberinde getirdi. Toplum ortadan ikiye ayrıldı, cumhur ittifakında olursan devletin yanında, diğer millet ittifakı veya 6’lı masada olursan devlet düşmanı algısına maruz bırakıldı. Bu tutum, bu algı öyle tehlikeli hale geldi ki, toplumun ellisi diğer ellisini düşman görür oldu.
Sağ - Sol, alevi - Sunni, Kürt – Türk ayrıştırması sonunda şimdi de ittifak ayrıştırmasıyla karşı karşıya olan bir toplum var.
Oysa ki, farklı fikirlerde, farklı inançlarda, farklı yaşantıda ama bir toplum olarak yüz yıllarını geçirmiş, aynı cephede vatan için can vermiş, aynı cenazede ağlamış, aynı düğünde oynamış, aynı camide namaz kılmış, aynı kahvede oyun oynamış, çay - kahve içmiş bir toplumdan bahsediyoruz.
Bu ortamdan kim nemalanmaya çalışıyorsa aslında bu toplumun düşmanı şeksiz şüphesiz odur.
Eğer ki, bir toplumda birlik ve beraberliği inşa edecekseniz önce adaleti sağlayacaksınız, hürriyetlerin önünü açacaksınız, vicdan hürriyetini inşa edeceksiniz, hukuku tesis edeceksiniz, hiç kimsenin korkmadığı hukuku tesis edeceksiniz ki, o zaman kutuplaşma da düşmanlık ta ortadan kalkar.
İTTİFAK İLE MUTABAKAT ARASINDA Kİ FARK..
Mutabakat, tüm farklı fikirlerin, farklı dünya görüşlerinin bir arada toplanması ortak noktalarda buluşması demektir.
İttifak, aynı dünya görüşünde, aynı fikirde olanların katları ayrı olsa da birlikte bir bina inşa etmesi demektir.
Onun için farklı dünya görüşünde olanlar aynı ülkede yaşadığı için, birlikte bir toplum olduğu için bir araya gelir, ortak noktalarda buluşur, sonra herkes normal hayatını idame eder.
Farklı dünya görüştekilerle ittifak olmaz. Farklı görüşlerdekilerle iş yaparsın, yol arkadaşlığı yaparsın ama ülke üzerindeki tasarrufunuz olacaksa ittifak yapmanız mümkün değildir.
Ülkeyi yönetmeye talipseniz, ülkenin geleceğini inşa edecekseniz ittifaklar aynı ideolojide, aynı görüşte, aynı düşüncede, aynı ideallerde, aynı inançta olmak zorunluluğu var. Yoksa o inandığınız düşünce içinde devleti yapılandıramazsınız. Bu konu her türlü düşünce ve ideolojik yapı için geçerlidir.
Farklı dünya görüşleri mutabakat masası etrafında toplanır ama ittifak masası etrafında toplanamaz.
MERAL AKŞENER’İN ZÜLFİKARI KİMİ YAKAR
6’lı masanın önemli paydaşlarından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener kamaralar karşısına çıkarak, elindeki Zülfikar’ı Masanın tam ortasına sapladı. Bu durum bazılarına göre doğru bazılarına göre yanlış olarak değerlendirildi.
Kim ne derse desin Meral Akşener bekleneni, olması gerekeni yaptığı kanaatindeyim. Dediğinde de haklı, seçilir seçilemez bunu seçmen belirler ama en azından seçilebilmeye yakın bir aday olması gerekirdi.
Oy oranı olarak CHP’nin oyu şu an yüksek görünüyor ama CHP oyunun yükselmesi mümkün değil ama İYİ Partinin ve 6’lı masa paydaşlarının çoğunluğunun merkez sağ görünümlü olması oyun yükselmesi mümkündür. Seçilebilecek aday ve yapı da merkez sağ görünümlü olmalıdır.
Sözlerinde de çok ağır ifadeler vardı. Özellikle, İyi Partinin kıskaca alındığını söyledi, “Ölümle sıtma arasında bırakıldı” dedi. Gene 6’lı masanın kumar ve noter masasına dönüştüğünü, “Biz kumar masasında da, noter masasında da olmayacağız” diyerek elindeki Zülfikar’ı masanın tam ortasına bıraktı çıktı.
Bu durum beklenen bir durumdu. Çünkü ittifak doğasına aykırı bir masa vardı.
Bu masanın mutabakat masası gerektiğini söyledik. Hatta bu masa mutabakat masası olarak daha genişleseydi ama ittifak bambaşka bir şey.
Aynı ülkede yaşanılabilir ama dünya görüşü ayrı olduğu zaman nasıl ittifak yapacaksınız?
Devletin geleceği planı üzerine bir ittifak yapıyorsunuz ama dünya görüşleri farklı, düşünceler, inandığı değerler, izlediği yol farklı nasıl yapacaksınız?
Bu durum sadece İYİ Parti için değil CHP içinde aynı durumdur.
Planlamayı hangi değerler üzerinde yapacaksınız, ittifak yapacaksınız?
Her kesimin düşüncesine, fikrine, inandığı değerlere, ideolojik yapısına elbette saygı duyuyoruz. Ama duymak başka bir şey, onu kabullenmek başka bir şey. Birde ideolojilerin karma bir yapı oluşması mümkün değildir.
Mu masada oldukça zıt kutuplar bir arada.
Bu planlamayı, CHP’nin ideolojik yapısına göre mi, Gelecek Partisi, İYİ Parti, Demokrat Partisi, Saadet Partisinin muhafazakar ve milliyetçi yapısına göre mi, DEVA Partisinin liberal yapısına göre mi yapacaksınız? Veya gizli ortakları denilen, “Hep birlikte kazanacağız” diyen HDP’nin terör ve Marksist yapılı ideolojisine göre mi yapacaksınız?
Dünya görüşü ayrı olan grupların devleti planlamasını da yapamaz.
Meral Akşener’in sözlerinden anlıyoruz ki, bir dayatma olmuş, bir planlı kumar masası oluşmuş.
Meral Akşener’in Zülfikar’ı kimi yakacağını zaman içinde göreceğiz.
Meral Akşener, 6’lı Masaya dönerse veya Cumhur İttifakına katılırsa elindeki Zülfikar kendisini yakar. Bu duruşuyla devam eder üstüne katkı yaparsa bu Zülfikar her iki tarafı da yakar.
AKŞENER KURULAN OYUNU BOZDU
Aslında bakıldığı zaman Meral Akşener 2018 seçimlerinde kurulan oyuna zorunlu olarak mahkum olmuştu ama şimdi kurulan oyunu bozdu.
2018 seçimlerinde ne olmuştu?
İYİ Parti teşkilatlanma sürecinde MHP Lideri Devlet Bahçeli ani bir açıklamayla Ağustos’ta erken seçim yapalım dedi.
AK Parti Lideri Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli bir araya geldi, Bahçeli’nin Ağustos dediği tarihi 24 Haziran’a çektiler. Seçim tarihini duyan CHP, İYİ Parti’ye 15 Milletvekili gönderdi, İYİ Parti’nin seçimlere katılması sağlandı. Bunun adina da demokrasi için yapıldı denildi.
Bu durum göründüğü zaman çok masum bir durum gibi görünmesine rağmen birbirleriyle haberli mi, habersiz mi bilinmiyor ama tepeden yapılan bir mahkumiyet kurgusu olduğu görülüyor.
Seçimde Ağustos’ta olsaydı İYİ parti teşkilatını tamamlıyordu, Haziran’a çekilince teşkilat tamamlanamadığı için seçime giremeyecekti. CHP kurtarıcı oldu 15 milletvekili verdi ama CHP’ye de mahkum oldu.
Meral Akşener son milletvekilliği MHP’de olmasına, MHP’den ayrılmasına rağmen DYP milletvekili ve bakanı olarak merkez sağ siyasetçi olarak biliniyor.
2007 seçimleri sonrası merkez sağ seçmen ise sadece AK Parti’ye mahkum kaldı. İYİ Parti bunun önünü açacaktı ama CHP ile bir olunca merkez sağ seçmenin CHP Fobisi İYİ Parti’ye gitmesi önlendi buna rağmen %10 oy aldı.
İYİ parti teşkilatını tamlayıp tek başına seçime girseydi %10 değil %15’lere giden bir oranda oy yakalardı.
Kendi logosuyla girmesine rağmen, CHP listelerinden iki milletvekili çıkaran SP, İYİ parti listesinden çıkan DP ve henüz hiç oy oranları görünmeyen GP ve DEVA CHP Listelerinden daha fazla milletvekili alabilmek için cumhurbaşkanının seçilip seçilememesi düşünülmeden Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday gösterildiği görülüyor. Kemal Kılıçdaroğlu’da bu partilerin adayları dolayısıyla merkez ve muhafazakar sağ seçmen ile oy oranını %25 bandının üstüne çıkarmakla başarı gösterecekti. Çünkü İYİ Parti zaten baraj sorunu olmadığı için CHP’nin oy oranına bir faydası olmayacaktı.
Meral Akşener, teşkilatını tamamlamış ve baraj sorunu olmadığı için 2018 de mahkum olduğu oyunu bu kez bozmuş oldu.
Burada kim yanlış yaptı sorusunun cevabı Meral Akşener değildir.
Yanlış, dünya görüşleri bir olan SP Lideri Temel Karamollaoğlu, DP Lideri Gültekin Uysal, ve GP Lideri Ahmet Davutoğlu yapmıştır.
Meral Akşener’in “Türkiye bırakılmış, şahsi menfaatler ortaya çıkmış” sözü tam yerine oturuyor.
Buradan sormak lazım, SP Lideri Temel Karamollaoğlu, DP Lideri Gültekin Uysal, ve GP Lideri Ahmet Davutoğlu devletin geleceğini planlarken hangi dünya görüşü üzerine planlayacaksınız?
MERAL AKŞENER NE YAPMALI?
Meral Akşener bir duruş gösterdi. “Kumar masasında da, noter masasında da olmayacağız” dedi, “Ya ışıl ışıl bir güneşin altından dimdik duracağız, ya da uzayan gölgelerde kaybolacağız! Ya şanlı bir mücadele de milyonlarla yürüyeceğiz ya da trajik bir hikayede figüranlık yapacağız! Ez cümle tarih yazacağız ya da tarih olacağız” diyerek bir hedef koydu.
Meral Akşener çok doğru bir yola ayak bastı. Ya bu yolda dimdik yürüyecek yada dediği gibi tarih olup kaybolacak.
Bu görüntü ile Meral Akşener merkez sağın liderliğine soyundu. Liderlik tek başına olmaz.
Akşener’in yapması gereken bu duruşunu bozmayacak, yoluna bakacak, milli ve manevi düşünceye sahip aynı dünya görüşünde yol arkadaşları oluşturması gerekir.
Şahsi menfaatları olmayan, koltuk sevdası olmayan, derdi devlet, millet ve toplum değerleri olanların oluşturacağı, oy potansiyeli var yok demeden gerçekten “Milli İttifak” oluşturmak olmalıdır.
Merkez sağ seçmen gidecek kapı arıyor bunu unutmaması gerekir.
Meral Akşener bu duruşunu bozar, 6’lı masaya dönerse yada Cumhur İttifakına katılırsa hem kendisi hem de kendisine milyonları bağlayan partilileri gölgelerde kaybeder.
İstanbul
22.11.2024