6'LI MASA KAZANMAK İÇİN DEĞİL, KAZANDIRMAK İÇİN KURULMUŞ.

Evet, beş yıllık bir aradan sonra 14 Mayıs 2023 tarihinde parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimi, 28 Mayıs 2023 tarihinde Cumhurbaşkanlığı 2. Tur seçimi yaşadık. Cumhurbaşkanlığında mevcut Cumhurbaşkanı AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. Parlamentoda da Cumhur İttifakı yine çoğunluğu aldı. Değişmeli diye yola çıkılmasına rağmen sadece isimler değişti, genelde bir şey değişmedi. Seçimler sonrasında ülkemize hayırlı olsun demekten başka diyecek bir şey yok elbette. Fakat özellikle seçimlerin yapılışı, seçim öncesi söylemler, tutumlar ve partilerin tutumları, ittifakların oluşması sorgulanması gerekir.

 

ADALETLİ VE HÜR İRADEYE DAYALI BİR SEÇİM OLMADI

Öncelikle seçim sistemi ve siyasi partiler kanunu acilen revize edilmeli. Pahalı ve kayırmacı bir seçim sistemi, bir veya birkaç kişiye bağlı bir siyasi partiler kanunun işlediği seçimlerin hiçbir zaman adil ve hür iradeye bağlı bir seçim olmaz. Oldukça pahalı olan seçim sisteminin getirdiği bütçe yükü seçim sonrasında aday olanları ve seçilenleri ciddi bir şekilde zan altında bırakıyor. Bu kadar harcanan paradan sonra seçilenler bunu nasıl telafi edeceği çok çeşitli olasılıkların konuşulduğu platformlar oluşturuyor. Adayların parti yönetimlerince belirlenmesi, seçmen milletvekili değil listenin olduğu bir kağıt parçasını seçiyor. Bu durum seçmenin vekilini değil birilerinin dayattığı listeyi seçmiş oluyor. Bu durum millet iradesinin sandığa yansımadığını gösteriyor. Cumhurbaşkanının forsuyla, Bakanların yetkisiyle, Belediyelerin imkanları ile seçime giren partiler bir tarafta, imkansızlıklar içinde seçime giren partiler bir tarafta oluşarak yapılan seçimler hiç adil bir tarafı görülmediği gibi bu güç gösterisi seçmende hür iradeyi de yok ediyor.Sadece belirli oy oranında veya grubu olan partilerin tüyü bitmemiş yetimin hakkının gasp edildiği hazine yardımı alan partiler ve almayan partilerin mücadelesi, çoğunluk sayılarına göre kullanılan iletişim araçları, devletin yayın organlarının bile dakikalarca gösterildiği partiler ve gösterilmeyen partilerle gidilen seçim ne kadar adaletli ve hür iradeyle yapılabilir? Düşünmek lazım.Aslında sistem temelden yanlış olduğunda, kendi mecrasında gitmeyen Türk siyaseti birilerinin organizasyonunda olunca bu adaletsiz sistemde büyük fotoğrafa konulanlar kazananlar oluyor, o büyük fotoğrafa giremeyenler de kaybedenler oluyor.Halbuki, seçime giderken tüm partiler yeni kurulmuş gibi sayılmalı ve adil bir şekilde seçime gidilmeli. Milletin hür iradesi hem adayların oluşmasında hem de sandıkta tecelli etmeli. Türkiye'de geçmişten bu güne hiçbir seçimde adaletli olmadı, bu seçimde bu bir kat daha zirve yaptı.Seçim öncesi ve seçimlerde kullanılan kutuplaştırıcı ve düşmanlaştırıcı dil hiç ahlaki değildi. Bu her zaman olduğu gibi bir seçimdi. Ne milliyetçilerle, millet düşmanları arasında bir seçimdi ne de hilal-haç seçimiydi.

KAZANDI MI, KAZANDIRDI MI?

Ortamın bu kadar sıkıntılı olduğu bir dönemde mevcut iktidar hem parlamentoda hem de Cumhurbaşkanlığında az zorlansa da kazandı. Tabii ki, kazanana hayırlı olsun. Yazının başında seçim öncesi sorgulanmalı dedik ya, bu durumda sorgulanmalı.Kazanan kendi mi kazandı, yoksa rakipleri tarafından kazandırıldı mı?Cumhur ittifakı olağan seyriyle gitti. Kazanmak için yola çıktı. Tamam olanca devlet gücünü rakibi olan Millet ittifakına göre çok fazla kullandı. Millet ittifakı ellerinde olan belediyelerin gücü ve partinin gücüyle seçim yarışında yer aldı, ama Cumhur ittifakı cumhurbaşkanlığı forsuyla bakanlarla belediyelerle devletin tüm imkanlarını kullandı. Fakat Millet ittifakının kurgusu, Cumhur ittifakını ve mevcut cumhurbaşkanını kazandırmak için kurgulandığı açıkça ortaya çıktı.

Yaklaşık bir yılı geçkin süredir toplanan altılı masa önemli çalışmalar yaptı. Önemli metinleri imza altına aldı. Güçlendirilmiş parlamenter sistem iddiasıyla değişim sözü vererek yola çıktı. Seçim sathına gelindiği zaman bu çalışmalar altüst oldu. Bu altüst olma durumunu fark eden İYİ Parti Lideri Meral Akşener bir aksiyon yaptı, ama bir şekilde onun aksiyonu da durduruldu.Adaylar açıklanmadan %40 ile 45 arasında görünen adaylar varken, %15 ile 20 arasında görünen Kemal Kılıçdaroğlu aday oldu.İddialı bir şekilde parti kurup sahaya inen DEVA ve Gelecek partileri CHP listelerinden yer aldı.Bu durumu kim yaptı, kimin aklı, kimin dayatması bilmiyoruz, ama adaylık ve listeleme kaybetmek üzerine kurulmuş bir kurgulanmadır.Seçmen profili göz önüne alınmadanalınan bir karar bir oluşum olmuştur. %40 civarında bir merkez seçmen hiçbir dönemde ideolojik partilere oy vermedi. Onun için her dönemde CHP %25, MHP %11 oy oranını hep korur, artmaz. Bu seçmen profili göz önüne alınmadan ideolojik bir parti üzerinde listeleme yapıldı, ideolojik bir parti genel başkanı aday yapıldı.

Halbuki, merkez seçmene sıcak bir yüzü olan cumhurbaşkanı adayı olsaydı, CHP yapısı bozulmadan merkez seçmene sıcak gelecek partilerle ittifak yapılsaydı, hem cumhurbaşkanlığında hem de parlamentoda kazanan taraf Millet ittifakı olurdu.Merkez seçmene yönelik parti kuracaksınız, sonra partinizi seçimlere sokmayacaksınız. Bu ne lahana turşusu, bu ne perhiz, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan.Evet, seçimler bitti. Öyle güzel planlanmış ki, Millet ittifakı kazanmak için değil, kazandırmak için kurgulanmış. Demek ki, planlayanlar öyle istemiş. Mevcut iktidarın görevi bitmemiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi son bir kez daha görev verilmiş. Bakalım Mevlam neyler, biraz soru işaretli ama inşallah güzel eyler.